💗
—
Eve girdiğimizde odasına doğru yavaşça adımladık.
"Gerçekten seni eve bırakması için başka birisini mi bulacaktın?" Odasına girdiğimizde kapısını kapattı. "Gerçekten mi Bertha?"
"Hayır," diye mırıldandım bileğinden tutarak. "Rol yapmıştım Jungkook sence böyle bir şeyi yapar mıyım?" Jungkook ilk önce tuttuğum bileğine baktı ardından da yüzüme bakarak olumsuzca başını salladı.
"Neden yalnız içiyordun?"
"Aslında Mina'yı bekliyordum ama gelmedi."
"Ben de Yoongi hyungu bekliyordum," diye yavaşça mırıldandığında ardından olumsuzca başını sallamıştı. Mina beni Yoongi de Jungkook'u açık bir şekilde kandırmıştı evet.
"Kandırıldık mı?" Beni başıyla onaylarken gülümsemiştim. Yüzüme dikkatle bakarken buzlarımı nasıl eritebildiğine şaşmamak gerekirdi. "Bence iyi oldu." Sesim kısık çıkarken gülümsememe engel olamamıştım.
Tek elimi kaldırarak suratına dokundum. Bu kadar sıcak olması normal miydi? Başını hafifçe geriye çekerken artık hiçbir şeye itirazım olmayacaktı ve ben hiçbir şeyden kaçmayıp aksine daha fazla üzerine düşüp, daha fazlasını isteyecektim. Bundan nereye kadar kaçabilirdim ki? Nereye kadar kalp ağrısıyla ilerleyebilirdik ki? Ama şimdi dokunuşumdan kaçan Jungkook'tu.
"Öp beni," dedim yavaşça hava da kalan elimi omzuna indirerek. Şok içinde açılan gözleriyle bana baktı. Onu ilk öptüğümde bir şeylerin farkına daha iyi varabilmiştim. Kalbimin düğümleri o kadar kolay ve rahatlatıcı bir şekilde çözülmüş ki o hissi hiçbir şekilde tarif edemezdim.
Kirpikleri hafifçe titreştiğinde, "Ne?" dedi.
"Dedim ki," dedim yavaşça ve heyecanla heceleyerek. "Öp beni." Heyecanlandığını anlamıştım ama yüzüme uzun bir süre dudaklarını birbirine bastırıp bakmayı sürdürmüştü.
"Bertha," dedi ismim dudaklarının arasından kusursuzca dökülerek. Ama devam edemememişti. Dudaklarını birbirine bastırırken bana bakan gözleri acı çeker gibiydi. Bana ışıltıyla ve umutla bakan bu gözlere ne yapmıştım ben?
İkimiz de uzun süre birbirimize bakmaya devam ederken sanki zaman durmuş gibiydi. Yemin ederim kafayı falan yememiştim ama kirpiklerimiz yavaşça hareket ediyor, nefes alışverişlerimiz yavaş ve sakindi. Ama en kötüsü kalbim deli gibi atmaktaydı ve bunu tüm şiddetiyle ve ağrısıyla tüm vücudumda hissediyordum.
"Sarhoşsun ve ben bunu yapmayacağım." Sessizliği bozduğu ağzından çıkan kelimeler beni istediğimden vazgeçiremeyecekti. Ama böyle söylese bile gözleri tam tersini söylüyordu. Jeon Jungkook şu an beni öpmek istiyordu ama kendisine hiçbir şekilde izin vermiyordu.
Derin bir nefes alıp iki elimi de Jungkook'un göğsüne koydum ve onu duvara doğru iteklemeye başladım. Jungkook'u yerinden oynatacak güce sahip değildim ama o tüm hareketlerime izin veriyor, ardından bana hayranlıkla bakıyordu.
"Artık benden hoşlanmıyor musun?" dedim ona iyice yaklaşırken. Nefes alışverişi hızlanmıştı ve bunun gerçekten hoşuma gittiğini söylemeden geçemeyecektim.
"Hoşlanıyorum ama şu an gerçekten sarhoşsun. Benim isteyebileceğim en son şey aklın başında değilken seninle bir şey yaşamak."
"Şu an yeni boyattığın siyah saçlarınla karşımda delicesine nefes kesici görünüyorsun ve seni öpemiyorum." Jungkook iki elini omuzlarıma koyarak beni kendisinden uzaklaştırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎆; dazzling
Fanfiction"Bertha," dedi nefesini dışarıya vererek. "Aklım fikrim sende, senin bana ne zaman geleceğin de, seni ne zaman göreceğim de, beni görür görmez ne diyeceğin de. Ama sen gözlerini ve kalbini bana o kadar kapatmıştın ki senin için son çırpınışımı görem...