♥️—
Jungkook'un sesi ninni gibi kulaklarıma dolarken gülümsemiştim. "Böyle bir güzellikle uyanmak seni gördüğüm andan itibaren hayalimdi." Saçlarımı okşamaya başladığında hafifçe gülümsedim.
"Sana çarptığım günü hatırlıyor musun?" dedim gözlerimi yavaşça açtığımda. O gün aklıma geldiğinde, Jungkook'la şu an bu durumda olacağımızı gerçekten tahmin etmezdim.
"Unutmadım ki," dedi tekrar o anı hatırlamış gibi. "Sana uzattığım elimi tutmamıştın ve ardından tekrar kaydığında bana sıkıca tutunmuştun."
"Ah," dedim kıkırdayarak. "O gün bana bakışlarını tuhaf bulmuştum." Jungkook gülümserken, yataktan hafifçe doğruldum. "Ve papatya çayımı da getirmedin." Jungkook başını geriye atarak kahkaha attığında güldüm.
"Bugün yapayım ve biraz vücudun rahatlasın. Baş ağrın ve mide bulantın var mı? Gece gerçekten sarhoştun Bertha. Hatırlıyor musun?"
"Biraz," dedim mırıldanarak. "Kudurmuş gibi sadece seni öpmek istediğimi hatırlıyorum." Utanıp elimle yüzümü kapatırken Jungkook gülmeye devam etmişti.
"Eh," dedi gülerek. "Bunu unutacağını sanmıyordum." Benimle takıldığında o da yataktan doğrulmuştu. "Hadi gel kahvaltı yapalım ve sana birkaç ağrı kesici verelim." Başımla onaylarken ben de yataktan kalkarak üzerimi düzelttim.
Boy aynasının önüne geldiğimde karışmış saçlarımı düzeltirken Jungkook arkamda durarak kollarını belime sararak başını omuzuma yasladı.
"Yan yana iyi görünüyoruz." Aynadaki görüntümüze bakarken mırıldanarak boynuma öpücük bıraktı.
"Evet iyi görünüyoruz." Jungkook'tan biraz geri çekilerek elini kavradım ve tekrar aynaya doğru döndüm. Başımı beğeniyle sallarken gülüşmüştük.
"Yoongi evde midir?" Merakla sorduğumda dudaklarını hafifçe büzmüştü.
"Muhtemelen," dedi elimi yavaşça bırakırken odadan çıktık. Başka bir kapıya doğru ilerlerken yavaşça açmıştı. Ardından bana döndüğünde kocaman sırıtışı yüzümü gülümsetmişti. "Yalnızız." Koşar adımlarla yanıma geldiğinde birden beni kucağına almıştı.
Sıkıca boynuna sarılırken saçlarının arasına öpücük kondurdum. Jungkook banyoya girdiğinde beni yavaşça indirip yüzünü yıkadıktan sonra yüzüme elindeki ıslaklığı sıçratarak hafifçe gülmüştü. Ben de yüzümü yıkadığımda beni kolunun altına alıp mutfağa doğru yavaş adımlarla ilerledik.
"Yine sandviç mi hazırlayacaksın?" Başımı hafifçe kaldırıp merakla mırıldanırken Jungkook'un gözleri birkaç saniyeliğine dudaklarıma indiğinde, yavaşça gülümsemesi yayıldı.
"Dudağında kalan o peyniri çok farklı yöntemlerle temizlemek istemiştim bundan haberin var mı?" Yüzümü buruşturup o utanç verici anın aklından silinmesini istedim.
"Jungkook bana attığın mesajlarda da sürekli sürekli belli ediyordun ve farklı imalarda bulunup duruyordun." Hafifçe göğsüne vurdum. "Beynim yerine başka şeyleri becermek istediğin gibi." Gözlerimi devirdiğimde Jungkook alt dudağını ıslatarak güldü.
"Bertha," dedi tezgaha yaslanıp derin bir nefes alırken. "Gece bana ne yaptığından haberin yok. Sabaha kadar uyuyamadım." Hafif kaşlarım inip kalktığında olumsuzca başımı salladım.
"Bir daha içmeyeceğim Jungkook ve sen," dedim ona doğru yaklaşıp bacaklarının arasına girerken kollarımı boynuna doladım. "Bir daha asla o halimi göremeyeceksin." Başımı hafifçe yana eğerken kollarını belime sarıp bedenlerimizin çarpmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎆; dazzling
Fanfiction"Bertha," dedi nefesini dışarıya vererek. "Aklım fikrim sende, senin bana ne zaman geleceğin de, seni ne zaman göreceğim de, beni görür görmez ne diyeceğin de. Ama sen gözlerini ve kalbini bana o kadar kapatmıştın ki senin için son çırpınışımı görem...