Şarkı; *RM- Seoul*
Pencereden giren güneş ışığı tam yanımda yatan meleğin yüzüne çarpıyordu rahatsız olmasın diye elimle engellemeye çalışıyordum. Benim yatağımda birlikte uyumuştuk daha doğrusu o uyumuş bende sabaha kadar izlemiştim. Tüm ayrıntılarını,nefes alış verişini bile ezberlemek istiyordum.
Dün ki anlattıklarından sonra onu öpmüştüm bana karşılık vermişti birbirimizden ayrıldığımızda hiç bir şey söyleyememiştik dillerimize kilit vurulmuş gibiydi. Ama bazen sözler değil bir dokunuş bir bakış yeterli oluyordu.
İkimizde sarılmıştık birbirimize sessiz evimde yine sessiz kalmıştık ikimizinde deli gibi çarpan kalbi dışında bir şey duyulmuyordu en azından benim için. Sadece iki gün iki günde biri çıkıp ona aşık olacaksın hatta kendinden fazla onu düşüneceksin deseler inanır mıydım? Sanmıyorum, ama yaşamıştım işte hayatın önünüze ne zaman nerede neler çıkaracağını bilmiyorduk.
Bu zamana kadar hep kendim için yaşamıştım bencil olmuştum, sessizliği sevmiştim insanlardan uzak kalmıştım. Sırf bu yüzden işimi bırakıp kafa dinlemek için buraya taşınmıştım.
Şimdi yanımda yatan meleğe bir daha baktım uzun uzun. Yüzümde ki gülümsemeye engel olamamıştım. Parmaklarımla hafifçe yüzünü okşamıştım uyurken bile nasıl bu kadar güzel olabilirdi ki? Dolgun dudakları pembeleşmiş hafif yarı açık bir şekilde duruyordu. Kendimi o dudakları öpmemek için zor tutuyordum.
Göğsü nefes alışverişiyle yavaşça inip kalkıyordu, parmaklarımı bu sefer saçlarına götürdüğümde yumuşacık tutamlarında gezdirdim parmaklarımı. Gözlerimi kapattım ve derin bir iç çektim. Geceden bu zamana kadar aklımda bir sürü şey kurmuştum meleğim uyanır uyanmaz ona bunları söyleyecektim. Gözlerim uykusuzluktan acıyor beynimin içi zonkluyordu.
Ama bunlarda geçecekti meleğimle çok güzel bir hayat bizi bekliyordu bunu biliyordum...
"Namjoon..."
Meleğim, şu sesi her zaman duymak için elimdeki ne var ne yoksa verebilirdim. Gözlerimi açtım ve yanımda boncuk gözleriyle bana bakan jimine baktım. Ona baktığımı görünce dudakları yukarı kıvrıldı ve ellerini aramızdaki boşluğa koydu."Günaydın." Sesim çatallı çıkmıştı genzimi temizledim ve bende ellerimi onun ellerinin üstüne koydum.
"Uyurken seni rahatsız etmedim değil mi?" Senden nasıl rahatsız olabilirim ki...
"Uyurken çok güzel görünüyorsun... Yani ayıkken de güzelsin tabi ama." Konuyu değiştirmeye çalışırken daha da batırdığımı hissettim ve Jimine mahçupça baktım.
Gülümsediğinde güneş ışıkları güzel yüzünde dans etmeye başlamıştı. Bu güzelliğine biraz daha iç geçirdim ve yatakta doğruldum jimin de benimle birlikte ayaklanmış ve yatakta oturur pozisyonuna gelmişti"Jimin seninle bir şey konuşmam lazım." Meleğimin gözlerinin içine baktığımda bana meraklı ve endişeli gözlerle baktığını görmüştüm. Küçük elini elimin içine alıp okşamıştım.
"Artık burada kalamayız, o adam senin peşini bırakmayacaksa yine buraya gelir. Önümüzde iki seçenek var. Biri benimle birlikte Seoule dönmek, diğer seçenek ise sana ev tutabilirim istediğin yerden iş de ayarlarım o adamsız mutlu bir hayat sürersin..."
Jimin ellerini ellerimden kucağına çekti ve gözlerini gözlerimden ayırdı. Onu kırmış mıydım? Son söylediğin seçenek asla istediğim bir şey değildi ama onu benimle kalması içinde zorlayamazdım.
"Aslına bakılırsa son söylediğim asla istediğim bir şey değil am-"
"Ben seninle kalmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi ☼ NamMin✔️
General Fiction"Neden ölmeme izin vermedin ki kış güneşi?" Bir fırtınada beyaz karların üstünde ölümü bekleyen minik bedeni bir mucize gibi gelen güneş saçlı bir adam kurtarmıştı. Ölümden kurtarmış yaşam vadetmişti küçüğe. İkisinde öğrenecekleri çok şey vardı birb...