Bu uzun bölüm için beni yorumla ödüllendirin lütfen<3
Medya *serendipity*1 hafta önce
Kim Minjoon kendi çalışma odasında oturmuş önündeki evrakları inceliyor bu ay ki şirketin durumunu gözden geçiriyordu. Elinde tuttuğu dolma kalemi masaya bıraktığında içinde hissettiği şey onu yiyip bitiriyordu. Namjoona yardım etmiş ve İngiltereye gitmişti onunla gitmeliydi belki de ama bunu ona söylemeye cesareti olamamıştı. Minjoon sert, disiplinli, kararlı biriydi ve bu zamana kadar yaptığı şeyleri hep Namjoonun iyiliği için yaptmıştı yani kendisi öyle zannediyordu.
Ama yaptığı her şey onu Namjoondan daha çok uzaklaştırmıştı aralarını açmıştı. Bir gün telefonun gelen o görüntülerle sarsıldığında oğluna bunu yakıştıramamış konduramamıştı. Oğlu erkeklerden hoşlanmamalıydı o en büyük oğluydu ve işinin başına geçip soyadını taşıyacak ve ona torunlar verecekti.
Ama gördüğü görüntüler onunla öpüşmesi el ele tutuşması bu kabul edilemezdi onun piyasada bir namı vardı ve bu durumla zedelenemezdi. Görüntülerin hemen yayılmasını engellemişti oğlunu bu kararından vazgeçirmeliydi sadece gönül eğlendiriyordu onunla fazlası olamazdı.
Oğluyla konuştuğunda Namjoonu belki de ilk defa bu kadar kararlı görmüştü evet her zaman karşı karşıya gelirlerdi Namjoonla ama bu farklıydı gözlerindeki o karanlığı görmüştü, başka bir bölüm okuduğunda veya ayrı eve çıkmak istediğinde bile bu şekilde karşı karşıya gelmemişlerdi. Minjoon oğlunun bu kararlılığını görmüş ve korkmuştu ama asla geri adım atamazdı.
Oğluyla o basit çocuk birlikte olamazdı ki onun kitabında bu tür bir ilişki kabul edilemezdi.
Ama bir şekilde oğlu vazgeçmemiş ve tam tersi daha çok bağlanmıştı o çocuğa misafirlerinin önünde öpmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Oğlunu red edeceğini söylediğinde çekip gitmesi asla arkasına bakmaması kendisini bu kadar çabuk sırt dönmesi onu parçalamıştı ve bir kaç yıldır tetiklenen hastalığı gün yüzüne çıkmıştı.Bir gün yine Namjoon kapısına geldiğinde neden geldiğini çok iyi biliyordu aslında o Dong Wook denen adamın ne kadar psikopat olduğunu biliyordu baştan beri biliyordu. O gün yanına geldiğinde bilerek Namjoonu çağırmış ve karşılaşmalarını sağlamıştı göz dağı vermek için. Ama sonradan o anlaşmayı iptal etmişti bile o adam Namjoonla tehdit ettiğinde bir şey yapamayacağı için kulak asmamıştı.
Ama sonra söylediği şeyler kafasına yatmıştı adamın tek istediği Jimindi ve onu alırsa tüm her şey hallolacaktı. Adamla anlaşma yaptığında her şey çok mantıklıydı o Jimini alacaktı Namjoonda tekrar eski yaşantısına dönecekti bir kaç ay üzülecek ama sonra eski haline dönecekti.
Ama hiç bir şey istediği gibi gitmedi Namjoon yanına bitik bir şekilde geldiğinde hıçkırıklarla ağlayıp ona derdini anlattığında oğlunun asla vazgeçmeyeceğini ve onu gerçekten sevdiğini anladı, yardım edeceğini söylediğinde Namjoonun yüzündeki ifade kendisine sarılması ona çok farklı hissettirmişti kendini gerçekten baba gibi hissettmişti...
Masanın üstünde titreyen telefonuna baktığında düşüncelerinden arınıp kimin aradığına baktı. Namjoonlarla gönderdiği yardımcısı arıyordu.
"Bay Kim nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama..."
"Lafı geveleme direk söyle."
"Namjoon bey vuruldu efendim şu an hastanede yoğun bakımda."
Minjoon elini kalbine koyduğunda öksürmeye başladı gözlerinden yaşlar gelene kadar öksürdü, biraz nefes alıp öksürüğü durduğunda konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi ☼ NamMin✔️
Ficción General"Neden ölmeme izin vermedin ki kış güneşi?" Bir fırtınada beyaz karların üstünde ölümü bekleyen minik bedeni bir mucize gibi gelen güneş saçlı bir adam kurtarmıştı. Ölümden kurtarmış yaşam vadetmişti küçüğe. İkisinde öğrenecekleri çok şey vardı birb...