4 •Göl•

1K 110 75
                                    

Medyadaki şarkıyla okuyunuz

Pencereden dışarı baktım, ince ince beyaz kar taneleri düşüyordu yola. İki gündür hava iyiydi kar yağıyordu ama fırtına çıkmadığı için dondurucu soğuk yoktu.

Namjoon dışarıya çıkmıştı ben ise onu beklerken olanlara alışmaya çalışıyordum. Bir hafta önce hayatım cehennem ve etrafımda zebaniler doluydu. Şimdi ise ne sevap işlemiştim de cennete düşmüştüm?

Yabancı sadece adını bildiğim bir adamın yanında nasıl güvende hissedebilirdim ki? Beni kurtarmıştı beni evine almıştı. Ölmeyi beklerken bir güneş misali ısıtmıştı ruhumu. Kötü biri değildi bunu gözlerinden anlayabiliyordum o kadar kötü insanlar tanımıştım ki artık kimin iyi kimin kötü olduğunu seçebiliyordum.

O çok güzel bir adamdı... Her anlamda çok güzeldi. İlk gördüğümde zar zor çıkan kelimeyi aklına kazımıştı belli ki hoşuna da gitmişti. Ne güzel uymuştu ama ona. Kış güneşi...

Burada tek başına yaşıyordu, yalnız insanlardan uzak nasıl yapabiliyordu ki? Ama haklıydı insanlar o kadar kirlenmişti ki burada beyaz karlar arasında sessiz sakin bir hayat sürmek daha iyiydi.

Kapı açıldığında oturduğum yerde dikleşmiştim. Ne kadar bana yakın davransada ben hala çekiniyor ve yük gibi hissediyordum.

"Hadi hazırlan göle gideceğiz." Elindeki oltayı salladı ve gülümsedi.

Tek bir şey söyleme hakkım olsa, "Sadece gülümse." derdim. Çünkü en çok ona yakışıyordu.

"Balık tutmaya?" Başıyla onayladığında ellerimi çırptım ne yaptığımı fark ettiğimde bana bakıp gülümsediğini görmüştüm. Bir çocuk gibi sevinmiş miydim ben biraz önce? Ne utanç ama...

Montumu sıkıca kapatıp yanına geldiğimde boynundaki atkıyı eline alıp benim boynuma dolamıştı. Tam ellerimle çıkarmaya çalışırken elini elimin üstüne koyup durdurmuştu.

"Ben üşümem sende dursun." Beni dinlemeden arkasını dönüp dışarıya çıkmıştı. Beni kendimle baş başa bırakırken ben hala sanki eli hala elimin üstünde gibi elime bakıyordum. Neler oluyordu bana? Bu adam büyücü olabilir miydi? Bir büyücü değilse nasıl tek bir hareketiyle kalbimi heyecanlandırıyordu?

Düşüncelerimi istemeyerekde olsa bir kenara bırakıp dışarı çıktım ve onu takip etmeye başlamıştım. Karda çıkan ayak izlerinin üstüne basıyordum ne kadar da büyüktü, benimki yanında çocuk ayağı gibi kalıyordu. Özenle adımlarına basarken bu beni yavaşlatıyordu ama umursamamıştım. Gülümsedim ve daha hızlı olmaya çalıştım.

"Fırtına çıkmadan gitmemiz gerek." Yanıma hızla gelip elimden tutmuştu, birlikte yürümeye başladığımızda adımlarımı ona uydurmak için hızlandırmıştım.

Eli yine elimdeydi. Soğuktan üşümüş ellerim ısınmaya başlamıştı. Kalbimin sesi duyulmazdı değil mi dışarıdan? Adam bana evini açmış yardım ediyordu ama ben ona neler hissediyordum. Kendimden utanmalıydım. O bana sadece acımış ve evini açmıştı.

Büyük göl muazzam maviliği ile karşımızdaydı çoğu yeri buz tutmuştu ama ısınan havadan dolayı çoğu çözülmeye durmuştu. Gölün kenarına kadar geldik ve Namjoon oltasını hazırladı. Hazırlarken heyecan yapmış olacak ki elleri titriyordu, bana söylemese bu işte acemi sanırdım. Sonuçta bundan para kazanıyordu değil mi?

Hazırladığı oltanın ucuna yem taktı ve bana uzattı. Nasıl yapılacağını önce kendi göstermişti ama zaten biraz da olsa biliyordum.

Oltayı daha yukarıda tutmam gerektiğini biliyordum ama olta ağırdı ve kollarım güçsüzdü.

Kış Güneşi ☼ NamMin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin