13 •Hisler•

669 74 38
                                    

Jimin oturduğu tekli koltuktan pencereden dışarıya bakıyordu. Kar taneleri iri iri düşüyordu zaten karla kaplı bahçeye. Kolunun üstüne çenesini koydu ve kafasını yana yatırdı.

İçini kemiren düşünceler vardı aklında ve bu Jimini huzursuz hissettiriyordu. Sanki Namjoon elinden kayıp gidecek gibi hissediyordu. Yine tek başına kalacak diye korkuyordu. Derince bir iç çekti ve ayak seslerini duyunca başını kaldırıp merdivenlere baktı.

Namjoon elinde küçük bir havluyla saçlarını kuruluyordu, giydiği bol beyaz tişört ve altına giydiği siyah eşofmanla bile çok yakışıklıydı.

"Ne yemek istersin?" Jimin omuz silktiğinde Namjoon yanına gelip çaprazındaki kanepeye oturdu ve bacaklarını açtı. Eliyle dizini patpatlayınca Jimin gülümsedi ve yerinden kalkıp sol bacağına hiç düşünmeden oturdu.

Namjoon kollarıyla sevgilisinin ince belini sardı ve çenesini omzuna koydu.

"Ben her şeyi halledeceğim sevgilim. Kötü şeyler düşünmeni istemiyorum, yüzün solmasın hep çiçek açsın." Jimin sevdiği adama döndüğünde burunları birbirine dokunmuştu.

"Seni çok seviyorum Namjoon."
Yanağında ki iki çukuru gülümseyerek gösterdiğinde sevgilisinin gözlerine baktı ve alnına bir buse kondurdu.

"Seni hak edecek ne yaptım ben?" Jimin kıkırdadı ve güneşinin çukurlarından öptü. Kollarını boynuna sarıp gözlerine baktı. İkiside sadece susmuş birbirlerini izlemişlerdi. Kaç dakika öylece kalmışlardı bilmiyorlardı ama o an deyim yerindeyse gözleriyle sevişmişlerdi.

Bu anı bozan ise zil sesi olmuştu. Namjoon ofladı ve kollarını hiç ayırmak istemediği ince belden çekti. Jimin oturduğu en rahat koltuktan ayağa kalkmış ve Namjoonun kalkmasına izin vermeden kapıya yönelip açmıştı.

"Biz geldik!"
Kapı da ellerinde poşetlerle Tae ve Joy vardı. Jimin gülümsedi ve kapıyı ardına kadar açıp içeri davet etti ki Tae davet edilmesede girerdi. Namjoon ayağa kalktığında Tae Joyun elindeki poşetleri de alıp mutfağa götürmüştü. Kız utangaç bir tavırla Namjoona baktı.

"Biz özür dileriz o kadar dedim gelmeden önce haber verelim diye ama dinlemedi..." Namjoon gülümsedi ve kıza sarıldı.

"Joy yanımda artık utanıp çekinme lütfen. Kardeşiminin huyunu biliyorum o yüzden alıştım sende rahatla lütfen."
Namjoon Jimine dönüp göz kırpıp mutfağa gitti Tae poşetteki içkileri buzdolabına yerleştiriyordu.

"Bugun babamın yanına eve gittim." Tae abisine döndüğünde şaşırmamıştı ki internetteki haberi görmüştü zaten.

"Gelmemin asıl sebebi buydu aslında. Kesin kalbini kırmıştır bağırıp çağırdı değil mi?"
Namjoon omuz silktiğinde ellerini saçlarına geçirmişti. Küçük kardeşine yaklaştı ve sesini alçalttı.

"Biliyorsun babamın nasıl dar düşünceli biri olduğunu. Bir sürü laf söyledi ama asıl mesele bu değil." Tezgaha yaslanıp aldıkları birayı açtı ve bir yudum çekti. Tae merakla abisine bakıyordu.

"Mesele babamın bana inat canımı yakacağı bir adamla iş yapması..." Tae kaşlarını çattı ve ağzı şaşkınlıkla açıldı.

"Ben evden çıkarken görmüştüm bir adam gelmişti eve. O adam neden canını yakacak ki abi?"

"O adam Jimin'e takıntılı, ailesini o öldürmüş... Haberi görünce babam Jimini araştırmış ve o adamı bulmuş. Yani anlayacağın bizi ayırmak için her şeyi yapar."

"Sen ne yapacaksın peki? Buradan uzaklara gidin işini başka bir yere açarsın sadece ikiniz olursunuz." Namjoon gülümsedi ve kolunu Taenin omzuna atıp kendine çekti. Küçük kardeşi nasıl hemen büyümüştü böyle bilmiyordu. Tae abisini çok sever ve değer verirdi hatta bazen jungkooku kıskandığı zamanlar onunla kavga ederdi.

Kış Güneşi ☼ NamMin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin