Lütfen okuyanlar oy ve yorum yapabilir mi? Teşekkürler🖤
Jimin eve girdiğinde hala gergin olan Namjoona baktı ikiside hiç konuşmamıştı arabada. Jimin hala olayın şokundaydı ve kafası allak bullaktı. Şimdi ne yapacaklardı her şey daha da kötü olacaktı. Jimin alt dudağını ısırıp çekiştirdi minik bedeni fazla stres altındaydı.
"Ş-şimdi ne yapacağız?"
Sesi zor çıkmıştı Jiminin ağlamaklı sesini dizginlemeye çalışmış ama becerememişti."Buradan biraz uzaklaşacağız, bir bavul hazırla kendine."
Namjoon üstünde ki kabanı çıkarttı ve telefondan birisini arayıp konuşmaya başladı."Merhaba Jackson, ben iyiyim sen nasılsın? Ben şey diyecektim bir kaç hafta senin otelinde kalmak istiyorum. Güzel bir oda ayarlar mısın? Bir de kimseye bahsetme lütfen. Teşekkürler dostum."
Telefonu kapatıp yanına geldiğinde Jiminin yanağına bir damla düşmüştü bile."Namjoon sen ne yaptın? Sadece kendini değil arkadaşlarını da tehlikeye attın, baban onları tehdit etmiş..."
"Babamı da sikeyim, onun tehditlerini de sikeyim!"
Yüksek çıkan sesinden dolayı küçük beden ürkmüş ve bir kaç adım geriye gitmişti."S-sakin ol Namjoon."
"Olamıyorum lanet olsun olamıyorum! Nasıl yapar bunu ya? Benimle uğraşmak yetmiyor birde araya arkadaşlarımı katıyor. O da yetmemiş bir de evlendirmeye kalkıyor adama bak!"
Sinirle bir ileri bir geri gidiyor konuşurken saçlarını çekiyordu. Jimin gözyaşını sildi ve sakinleşmesi için arkasından sarılıp kollarını beline doladı."Benim yüzümden oldu her şey, hayatını mahvettim..."
Jimin tekrardan dolan gözlerini akıtmamak için gözlerini yumdu ve kollarını gevşetti ama Namjoon hemen minik bedeni kendine döndürüp daha sıkı sarıldı."Benim hayatım senden önce yoktu ki sevgilim olmayan şeyi mahvedemezsin. Hiç bir şey umurumda değil inan."
Namjoon gözleri dolu dolu bakan çocuğa baktı yanaklarını tutup okşadı ve alnını alnına dayadı."Seni çok seviyorum kış güneşi..."
"Bende seni çok seviyorum meleğim."
•
Namjoon küçük bir bavula bir kaç parça kıyafet ve kişisel eşyalarını koymuştu. Önemli her şeyi yanına aldıktan sonra laptop çantasını da omzuna asarak odadan çıktı.
"Hazır mısın Jimin?"
Jimin kendi odasından bir bavulla yanına geldiğinde başını evet anlamında sallamıştı. Büyük olan gamzelerini gösterecek şekilde gülümsedi ve bavulu elinden alıp aşağıya indirdi. Evin tüm şartellerini kapattıktan sonra anahtarları da alıp kapıyı kilitlemişti.Jimin kapının önündeki arabanın yanına giderken Namjoon arkasından bağırdı.
"Onunla gitmeyeceğiz."
Jimin garaj kapılarının açıldığını görünce içindeki beyaz 4x4'e baktı. Ağzı şaşkınlıkla açıldığında Namjoon çoktan bagaja bavulları yerleştirmişti.
Jimin ön kapıya geldiğinde boyundan fazlaca yüksek ayak koyma yerine baktı nasıl binecekti bu devasa arabaya?!"Binsene sevgilim."
Namjoon öne geçip oturduğunda Jimin söylendi.
"Senin boyun uzun tabi..."Oflayarak kapıyı açtığında birden alttan ayak koyma yeri düşmüştü ayağının dibine. Tabi hayatında ilk defa böyle bir araba gördüğü için cahilce düşünmüştü. Kendi kendine gülüp tutunma yerinden tutup oturmuştu koltuğuna.
"Neye gülüyorsun bakayım sen?"
"Hiçç öyle kendi kendime."
Namjoon da tatlılığına gülümsediğinde bir an önce buradan uzaklaşıp rahat olabilecekleri yere gitmeyi istedi. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında kar taneleri usul usul cama yapışıyordu. Jimin de bir yandan etrafı inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi ☼ NamMin✔️
Tiểu Thuyết Chung"Neden ölmeme izin vermedin ki kış güneşi?" Bir fırtınada beyaz karların üstünde ölümü bekleyen minik bedeni bir mucize gibi gelen güneş saçlı bir adam kurtarmıştı. Ölümden kurtarmış yaşam vadetmişti küçüğe. İkisinde öğrenecekleri çok şey vardı birb...