Kitap kapağı için teşekkür ederim NAMLICEFOREVER 🌿
Sahneye çıktığında gözümü kırpmadan onu izlemeye başlamıştım ne kadar yakışmıştı oraya, sanki bir eksik tamamlanmış gibi...
Şarkıya başladığında gözlerini kapattı ve sadece söylemekle kalmayıp yaşadı da. Sesi duyduğum en güzel melodiydi, tüm bülbülleri kıskandırırdı.Yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü ve bende gözlerimi kapattım. Sessizliği yalnızlığı seviyordum eskiden ama jimini tanıdığım günden beri sadece onun yanında olmak ve onun sesini duymak istiyordum. Hayatın bir oyunu muydu bana? Bir saniye bile yanımdan ayırmak istemiyordum kimse görmesin istiyordum bu güzelliğini. Sadece bana kalsın istiyordum...
Balkonda biraz daha havai fişekleri izlemiş ve içeri girmiştik tatlılarımızı da yedikten sonra hesabı ödemiştim. Gitmek için valeyi bekliyordum adam arabamı mekanın önüne getirmiş ve inip anahtarı bana uzatmıştı. Elinden alıp eline bahşiş sıkıştırdım ve teşekkür edip Jiminin kapısını açtım.
"Çok centilmensiniz Namjoon bey." Güzel gülüşünü bana sunup arabaya bindi bende küçük bir kahkaha attım ve şöför koltuğuna geçtim.
"Daha bilmediğiniz bir çok özelliğim var bay Jimin." Kemerimizi taktıktan sonra arabayı çalıştırdım o sırada telefonum çaldı.
"Efendim baş belası?" Taehyung'un sarhoş olduğunu telefonun diğer ucundan bile anlamak zor değildi. Dediğim şeye güldü arkadan müzik sesi geliyordu gece klübündeydi kesin.
"Canım abim benim ne baş belası ya? Valla küserim bak!" Kelimeleri yuvarlıyor ve zor konuşuyordu yanındakilerin gülüşü kulağıma geldiğinde Jimine baktım ne olduğunu anlamamış bir şekilde bana bakıyordu.
"Ne oldu Tae söyle artık?"
"Bizim tavşanın gece klübündeyiz seni bekliyoruz çabuk gel." Koltuğa yaslandım ve derin bir nefes verdim.
"Siz gençler eğlenin işte biz eve geçiyoruz."
"Yah abi! Sen yaşlı olabilirsin ama Jimim daha genç eğlenmeye hakkı var." Dediği şeye güldüm gerçek anlamda sarhoş olmuştu Jiminin adını bile yanlış söylemişti. Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım ve Jimine döndüm.
"Gece klübüne gitmek ister misin? Eğer istemezsen hemen şimdi yüzüne kapatacağım." Gülümsedi ve parlayan gözleriyle bana baktı.
"İ-isterim yani eğlenceli olabilir." Çekinerek söylediği şeye gülümsedim ve başımı sallayıp telefonu tekrar kulağıma yerleştirdim.
"Tamam geliyoruz, biz gelene kadar daha fazla içki içme Tae." Telefonu kapatıp arabayı çalıştırdım yollar kalabalıktı herkes eğleniyordu. Göz ucuyla Jimine baktım küçük bir çocuk gibi camdan dışarıyı izliyordu.
"Seoule en son ne zaman geldin?" Kafasını camdan yavaşça ayırıp bana döndü ve iki saniye öncesinde ki heyecanı gitmişti.
"Ben aslında buraya hiç gelmedim..." Gözlerim büyümüş ve ağzım şaşkınlıkla açılmıştı. Tüm yaşamı boyunca o küçük kasabaya mı tıkılı kalmıştı yani?
"O zaman seninle gezeceğimiz çok yer var desene." Kafasını koltuğa yasladı ve bana bakıp kıkırdadı. Şu an şöför koltuğunda olmasaydım yüzündeki her zerresini öperdim.
Bir kaç dakikanın ardından yüksek sesin dışarıya kadar geldiği mekana gelmiştik arabayı park ettim ve aşağıya indim Jiminde hemen inmiş yanıma gelmişti. Dışarıdan çok basit karanlık kasvetli bir havası vardı ama içerisi tam tersiydi. Jiminin beline elimi yerleştirdim ve kendime çekip kapıda duran korumanın yanına geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi ☼ NamMin✔️
Algemene fictie"Neden ölmeme izin vermedin ki kış güneşi?" Bir fırtınada beyaz karların üstünde ölümü bekleyen minik bedeni bir mucize gibi gelen güneş saçlı bir adam kurtarmıştı. Ölümden kurtarmış yaşam vadetmişti küçüğe. İkisinde öğrenecekleri çok şey vardı birb...