21 •Şifacı•

631 63 95
                                    

Okuyanlar yorum ve oy verirseniz çok çok mutlu olacağım 🖤
*Medyayla okuyunuz


Karanlık bir boşluktaydım ne bir ışık ne bir ses vardı. Nereye gideceğimi bilmeden yürümeye başladım sezgilerimle bir yere yürüyordum. Kulağımda bir ses yankılandığında olduğum yerde durdum ve arkama baktım ama kimse yoktu. Kafamı yukarıya çevirdiğimde küçükte olsa beyaz bir ışık gördüm. Kulağıma dolan ses kalbimi titretmiş ve kime ait olduğunu hemen anlamıştım.

"Kış güneşi..."

Kısık fısıltı gibi çıkan melek sesi duyduğumda gülümsedim ve elimi kalbime götürdüm.

"Jimin korkma meleğim tamam mı? Hiç bir şey olmayacak inan bana."

Kafamın içinde sesler yankılandığında karanlık boşlukta Jimini gördüm yanında Mark vardı ve silahı kafasına doğrultuyordu. Daha sonra kendimi gördüm çaresizce meleğime bakıyordum o da bana hem özlem hem korkuyla bakıyor gözlerinden yaşlar akıyordu.

İki el silah sesi yankılandı sessiz boşlukta ve o an kendi bedenimin yığıldığını gördüm. Jimin yanıma gelip elleriyle yüzümü okşadığında elimi tuttu, etrafta ki her şey bulanık sadece biz nettik. O an refleksle gülümsedim.

"Lütfen beni bırakma kış güneşi..."

Gözlerinden akan yanağına yol yapmış incileri, göğsüme yediğim kurşundan bile fazla yakmıştı canımı. O an tekrar her şey kararıp sessizliğe büründüğünde bende gözlerimi kapattım ve daha derin bir karanlığa girdim.

Gözlerimi açtığımda beyaz parlayan ışıkla tekrar gözlerimi kapattım ve yavaşça araladım göz kapaklarımı. Kulağıma dolan cihaz sesleri ve burnuma gelen keskin alkol metalik kokuyu aldığımda hastenede olduğumu anldım. Göğsümde ve tüm bedenime yayılan ağrıyla etrafıma baktım. Sol yanımda duran beyaz önlüklü bir bayan vardı.

"Sonunda uyanabildiniz Namjoon bey, ağrınız var mı?"
Kadın düzgün ingilizcesiyle şakıdığında doğrulmak için hamle yapmıştım ki beni durdurup yatağın yanındaki düğmelere basıp belimi hafif doğrulttu.

"Benim yanımda gelen dört kişi vardı, neredeler acaba?"

Hemşire olduğunu düşündüğüm kadın gülümsedi ve arkamda ki yastığı düzeltip eline cebinden paketiyle çıkarttığı şırıngayı aldı.

"Sizi iki gündür bekliyorlar, şu an dışarıda olmalılar özellikle minik adam sizin için baya korktu."
Yüzümde bir gülümseme oluştuğunda elimi bandajlı göğsümün üstüne koydum ve biraz daha doğruldum. 'minik adam' kafamı arkaya yasladım ve tekrar gülümsedim. Kadın şırıngaya ilaç aldı ve seruma aktardı.

"Bu ağrınızı hafifletecektir şimdi arkadaşlarını çağıracağım ama kendini yorma tamam mı?"
Başımı usulca salladığımda gülümsedi ve dışarı çıktı. Kalbim bir anda hızlanmış avuçlarım terlemeye başlamıştı. Beni gördüğünde ağlayacaktı ve ben o haline dayanamayabilirdim. Bu sefer on tane de ağrı kesici verseler fayda etmezdi.

Kapı açıldığında içeriye ilk Yoongi ve arkasından Hoseok girmişti. Benim gözüm onu arıyor kapıya bakıyordum sadece.

Kış Güneşi ☼ NamMin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin