9 •Dilek•

775 100 76
                                    

Oy ve yorum yaparak beni mutlu edebilirsiniz

Elimdeki küçük kırmızı yıldız şeklindeki süsü çam yaprağına taktım ve sevinçle Namjoona döndüm. Elindeki ışıkları ciddiyetle çözmeye çalışıyordu ve zorlandığına dair sesler çıkarıyordu. Bu haline gülümsedim ve elindeki ışıkları alıp kolayca çözdüm. Gözlerini büyütüp bana baktı.

"Yah nasıl olabilir? Kaç dakikadır uğraşıyorum ben..." Gözlerim kısılana kadar güldüm ve kalp şeklindeki süsü uzattım.

"Sen süsleri tak ben ışıkları hallederim." Başını salladı ve teker teker takmaya başladı. Işıkları ağacın dallarına doladım ve düğmesine bastım. Ağaç renkli yanan ışıklarla daha da güzel gözükmeye başlamıştı. Ellerimi çırptım ve Namjoona döndüm.

"Çok güzel oldu..." Kutudan büyük bir yıldız çıkardığında bana uzattı.

"Son bir şey kaldı." Elindekini aldım ve parmaklarımın üstünde yükseldim ama boyumdan uzun olduğu için yetişememiştim. Dudak büzdüğümde birden yerden ayaklarım kesildi. Namjoon popumun altından tutup havaya kaldırmıştı ona üstten baktığımda gülümsedi. Hemen elimdeki süsü en tepeye taktım ve kollarımı omzuna koydum.

İndirmesini bekledim ama indirmemiş belimden tutmaya devam etmişti. Şu durumda ondan uzun duruyordum ve bu benim hoşuma gitmişti. Alnımı alnına koydum ve gözlerimizin içine baktık bir süre.

"Beline bir şey olacak indir artık..."

"Şu an seni taşıdığımı bile hissetmiyorum Jimin." Sinirle kaşlarımı çattım ve omzuna yavaşça vurdum.

"Sen çok kaslısın ben ne yapabilirim..." Beni yavaşça yere bıraktı ve kollarını sıkıp kaslarına baktı. Bu haline gülümsemiştim o kadar tatlıydı ki.

"Eskiden daha kaslıydım spor yapıyordum. Yeniden başlamam lazım sanırım." Spor salonu ve Namjoon bir sürü güzel kız ve kıskanmaya başlayan ben. Dudaklarımı dişlerimin arasına alıp ezdim ve kutuları yerden alıp kaldırdım.

"Ne oldu Jimin niye yüzün düştü?"

"Yok bir şey..." Yanıma geldi ve kollarını belime doladı. Erkeksi parfümü burnuma dolmuş ve beni mest etmişti.

"Söyle lütfen." Omuzlarımı düşürdüm ve Namjoona döndüm yüzlerimiz birbirine yakındı.

"Kasların gayet güzel bence spora gitme, yani gerek yok." Parmaklarımla oynamaya başlamıştım niye bu kadar gerilmiştim ki? Kıskanmıştım Namjoonu kimseyle paylaşmak istemiyordum daha yeni bir şeyler yaşıyorduk onu kısıtlamaya hakkım yoktu.

"Hmm ben anladım sanırım. Sen istemiyorsun gitmem tabi ama eve sporu getirebilirim. Senin gözünün önünde olurum." Son cümlesini bastırarak ve gözlerimin içine bakarak söylemişti. Yanaklarım kızarmış ve utanmıştım. Çocuk gibi kıskançlık etmiştim resmen!

"Ben o yüzde-" Dudaklarını dudaklarımla örttüğünde refleks olarak gözlerim kapandı ve bende karşılık vermeye çalıştım. Bir süre sadece dudaklarımız konuşmuş etraftaki her şey susmuştu. Sesli bir şekilde ayrıldığında yeniden dünya dönmeye başlamıştı.

"Haydi hazırlan ve çıkalım." Başımı salladım ve merdivenlerden yukarı odama çıktım. Dolabımı açtım ve en köşede siyah kılıfla duran takıma baktım. Askılıktan çıkarıp örtüsünü çıkarttım ve elimde parlayan takıma baktım. Bu tamamen benim için dikilmiş gibiydi.

Siyah bir takımdı içinde beyaz gömleği vardı ceketin önü çapraz geliyordu ve farklı bir havası vardı. Bu adam gerçekten çok düşünceli ve naifti...

Kış Güneşi ☼ NamMin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin