🦋
○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●
"Well, I found a girl, beautiful and sweet.
I never knew you were the someone waiting for me."○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●
Teresa yorgun ela gözlerini, güneş ışığının yavaş yavaş girmesiyle rahatsızca açarken aklına sınavının gelmesiyle yataktan fırladı. Hızla telefonunu alıp korkuyla saate baktığında daha alarmının çalmasına 15 dakika olduğunu gördü. Tanrım... Bu sınav cidden onu fazla korkutuyordu.
Bol bol vaktinin olduğunu anlamasına rağmen vakit kaybetmeden olabildiğince çabuk kendine gelmek için elini yüzünü yıkadı ve hala ayılamadığını fark edince direkt olarak mutfağa gidip kendine güzel bir sabah kahvesi hazırladı.
Mavis dün o kadar içmişti ki çok büyük ihtimal şu an ölü gibi uyuyordu. Teresa aklına Mavis ile ilgili gelen birkaç şeyle gülüp elindeki kahvesiyle eve ait küçük balkona çıktığında gerçekten bu hayatta Mavis gibi bir arkadaşa sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Ne kadar saçma davranırsa davransın onu ciddi anlamda çok seviyordu. Çok zor zamanlarında her zaman o yanında olmuştu ve Teresa biliyordu ki kesinlikle hep de sadece o olacaktı..
Kız oturduğu balkonda yüzüne soğuk sabah rüzgarlarından birini serçe yerken kahvesinden bir yudum daha alıp kollarını dayadığı soğuk demire sırtını dayadı. Aklına dün gece Hans ile yaşadığı olay gelmişti ve bu cidden onu rahatsız etmişti. Kan oturan kolu pek umrunda değildi, sadece Hans'ın bunu nasıl yaptığını anlayamamıştı.
Evet, belki daha önceden de Hans'ın yapıp Teresa'nın nedenini anlayamamasına rağmen, kırılmasına rağmen kabullendiği şeyler olmuştu ama bu..? Bu da kabul edilebilir miydi? Sanırım artık ayrılma zamanları gelmişti... Bu Teresa'nın fazlaca huzursuz olmasına neden olduğunda aklına Tony Stark'ın gelmesiyle istemsizce gülümsedi. Dün gece neden öyle demişti? Nerede tekrar görüşebilirlerdi ki?
Eğer adam psikopat gibi her an onu takip etmezse bir daha karşılaşma olasılıkları sıfırın altındaydı. Teresa bir süre balkonda kahvesiyle ve düşünceleriyle zaman öldürüp sonunda hazırlanmak için içeriye girdi. Elindeki boş, soğumuş bardağı tezgaha koyup odasına yöneldiğinde kapının hafifçe çaldığını duydu. Bu saate..? Kapı?
Teresa yanlış duyup duymadığını anlamak için hiç hareket etmeden birkaç saniye düşündü. Yanlış duymadığına emin olduktan sonra kapının önüne gidip küçük delikten baktı. Kimse yoktu. Bunun oldukça garip olduğunu düşünüp kapıyı açtığında önünde siyah ve özenle paketlenmiş bir kutu olduğunu gördü. Kutu mu?!
Teresa kaşlarını çatıp boş apartmanın koridoruna baktı. Hadi!! Kim koymuştu bunu?!
Siyah, büyük, mat ve gerçekten içinde pahalı bir şeylerin olduğu belli olan kutuyu kucağına alıp kapıyı sessizce kapattı. Kapının hemen karşısında olan odasına girip kapıyı arkasından bir kez daha kapattığında kucağındaki direkt olarak yatağının üstüne bıraktı. Açmalı mıydı? Ya Hans onun gönlünü almaya çalışıyorsa? Bu oldukça büyük bir ihtimaldi.. Ayrıca Teresa'ya göre bu kutuyu kesinlikle Hans göndermişti. Dünkü olaydan sonra tabi ki de özür dileyecekti! Düşünmeye bile gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birthday || Tony Stark
Fanfictionİçindeki ateş kızın soğuk dudaklarıyla yavaş yavaş sönerken morarmış dudaklarını yavaşça ayırdığında fısıltıyla titreyen kıza doğru konuştu. "Tanrım.. Sen bana ne yapıyorsun böyle?" "Bilmiyorum... Ama ne yapıyorsam kesinlikle bu şeye devam etmeliyim...