Bölüm 2: Yardım Eli

41 6 3
                                    

KAAN BOŞNAK-Bırakma Kendini

............


"Lütfen yardım et kıvırcık."


Yerde boylu boyunca uzanan anladığım kadarıyla karnından yaralanan gence bakarken bir yanım bunun çok tehlikeli olduğunu bir yanım da gerçekten yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Akşamın geç saatlerinde soğuktan deli gibi titrerken, sanki güç almak istermiş gibi üstümdeki şalıma daha sıkı sarıldım. Kafamı sağa sola salladım birkaç kere zihnim hala içinde olduğum durumu kavramaya çalışıyordu. Az önce şalımı çalan garip kara kedi sanki hiçbir şey yapmamış gibi masum ayaklarına yatmış suratıma bakıyordu.

"Ne bakıyorsun be sanki suçsuzmuşsun gibi! Senin yüzünden kısa süreli donma tehlikesi atlattım ve karşımda önceden hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir çocuk karnı kanlı bir şekilde yatıyor. Ne yapayım söylesene bana!"

Akşamın bu saatinde kediyle konuşacak hatta ona kızacak kadar delirmiş bir ben olabilirdim galiba.

Nefesimi düzene sokmaya çalışırken yerdeki genç konuşmaya başladı.

"Kediyle olan tartışman bittiyse lütfen bana yardım et. Bak mecbur olmasam bunu istemezdim ama çok kan kaybediyorum.Söz kendime geldiğimde anlatacağım sana. Ah!"

Sözünü bitirmesiyle can çekişir gibi bağırması bir oldu. Vicdanlı yanım daha ağır basarken ağır adımlarla ilerledim yanına doğru.

"Ne yapmam gerek? Söyle yardım edeceğim."

Yavaş yavaş araladı gözlerini. Sanki benden bunu beklemiyormuş gibi ufacık bir gülümseme gördüm yüzünde. Akşamın karanlığından dolayı hala yüzünü tam seçemiyordum. Yerinden doğrulmaya çalıştığı sırada yüzünü ekşitti.

"Çok fazla kan kaybettiğim için yaramın üstünü sarmamız gerekiyor ve bunun için sabahtan beri kediyle kavga etmene sebep olan şalın gayet uygun görünüyor kıvırcık."

Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Donuyordum be adam!

"Bakma bana öyle hava gerçekten soğuk bense sadece tişörtleyim farkındaysan. Eğer üzerimdekini de çıkarırsam kan kaybından değil de soğuktan öleceğim! Senin en azından üstünde bir şey var. "

Üstünü yavaşça süzüp nedense söylediklerini bir an haklı buldum. Bir şey söylemeden üzerimdeki kahverengi şalı yavaşça çıkardım.

Yerdeki gencin yanına doğru topallayarak ilerlediğimde güler gibi bir ses çıkardı.

"Anlaşılan tek gazi ben değilmişim."

Soğuktan ve sinirden ısırmaya başladığım dudaklarımı hafifçe araladım ve kendimden asla beklemeyeceğim soğukkanlılıkla konuşmaya başladım.

"Bak zaten donuyorum. Bacağım da sakat üstüne. Bu yüzden o ağzını kapatmalısın ve bana sana nasıl yardım edeceğimi anlatmalısın tamam mı?"

Sinirle soluduğumda yüzündeki gülüşün solduğunu az çok görebiliyordum.

"Tamam şalı bana ver belime sarmam lazım."

Şalı yavaş hareketlerle ona doğru uzattım. Elimden şalı alırken suratıma bakmıyordu, karanlıkta bunu seçebiliyordum en azından. Kendine şalı dolamayı bitirdiği sırada iki elini de çapraz şekilde arkadan uzattı, bu hareketi galiba şalı bağlamam içindi. Sesimi çıkarmadan ellerinden şalın ucunu kavradım ve sıkı bir şekilde düğüm attım arkasından.

Toprak YağmuraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin