Bölüm 20: Ayı

31 3 3
                                    

MABEL MATİZ-Yaşım Çocuk

............

Tüm bunlar olurken, içimde başka bir korku küçük ruhumda gebe kalırken sanki son gördüğüm yüzün o olmasını istermiş gibi gözlerimi kapattım.

'Perişan bir haldeyim fakat içimde kendimden bile sakladığım bir umut var.'

Sabahattin Ali

Gözlerim kapalı idrak etmeye çalışıyordum. Küçük yanağım avucunun içinde hapis olmuştu. Karşısında dilim lal olmuş yerimde çakılı kalmama sebep olan sözlerini içimde bir yerlere yerleştirmeye çalışıyordum. Bu sefer zihnime kazımamıştım. Sözleri damarlarımda dolaşan kana karışmış, kalbime doğru yol alıyordu.

Nefesleri nefeslerime karışacak kadar yakınımdayken gözlerimi açmak benim için çok zordu. Açmadım. Ne kadar aynı pozisyonda kaldık bilmiyorum ama cayır cayır yanan avucunun içindeki yanağımdan elini çektiğini hissettim bir süre sonra. Yüzümde hissettiğim sıcaklık da azalırken gerilemiş olduğunu anladım.

Aynı eli koluma indi bu sefer. Gözlerimi açmaya cesaretim yoktu.

"Hadi gidelim kıvırcık."

Kolumdan zarifçe tutan eli kendisiyle birlikte öne doğru hareketlendiğinde araladım gözlerimi. İsimsiz yine önde yürümeye başlamıştı. Arkasına dönmüyordu. Kolumdaki eli rehberim olurken onunla birlikte yürümeye başladım.

Asansörün önüne geldiğimizde eli kolumu bıraktı. Açılan kapıyla ileriye doğru adımladık sessizce. Kapı kapandığını belli eder şekilde bir ses çıkardığında yutkundum. İkimiz de tek kelime etmiyor asansörün kapısına bakıyorduk. Kendimi girdiğim transtan zor da olsa çıkarmayı başardığımda asansör durmuş biz de Sinan amcanın odasına doğru adımlarımızı hızlandırmıştık.

İsimsiz kapıyı tıklatıp içeri girmişti. Arkasından içeri doğru adımladığımda Sinan amcanın çoktan ayağa kalkmış oğluna sarıldığını görmüştüm.

"Hoş geldin Yağmur kızım."

Bana da aynı şekilde adımlayıp kollarını bedenime sardı. Samimiyetine karşılık olarak gülümseyerek kollarımı geçirdim belinin altından.

Sinan amca koltuğuna oturduğunda isimsizle beraber karşısındaki yerlerimizi almıştık. Babasının yüzünde güller açıyordu, bu beni bir nebze de olsa mutlu etti.

"Yağmur hasta mısın sen yüzün kızarmış? Ateşin mi var?"

Sorduğu soruyla birlikte gözlerim irileşmesiyle soğuktan yeni yeni kendine gelen ellerimi yanaklarıma çıkardım hemen. İsimsizden tek bir çıt çıkmıyordu, ondan tarafa bakmadım.

"Hayır Sinan amca hava soğuk ya benim de tenim hassas hemen kızarıyor."

Doğruluğuna en çabuk inanabileceği şeyi söyleyip gülümsemeye çalıştım. Anlayışla kafasını salladı. Önünde duran telefondan birkaç tuşa basıp ahizeyi kulağına götürdü.

"Simay bize üç tane sütlü kahve getirir misin? Bir de sekreterime de uğrayıp istediğim belgeleri getirmesini söyler misin?"

Konuşması bittiğinde telefonu yerine yerleştirdi.

"Kararına çok sevindim kızım. Pişman olmayacaksın merak etme ben sana yardımcı olacağım."

"Teşekkür ederim Sinan amca."

Toprak YağmuraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin