DOLU KADEHİ TERS TUT-Kaçar Gider
............
"Ben neden sana veda etmek istemiyorum kıvırcık?"
Sen de bana alışmış olabilir misin isimsiz?
İsimsizle garip vedamızın üzerinden tam dört gün geçti. O günü hatırladıkça kendimi adını koyamadığım hislerle dolu bir havuzun içinde boğulurken buluyordum. Eve girip deli gibi ağlamış, kendimi sıcak suyla dolu bir küvete atmıştım sonra. Biraz kendime geldikten sonra yine aynı koltukta sigaramı içerken uyuyakalmıştım. Monoton yaşantıma geri dönmüştüm.
Bu dört gün içerisinde düşüncelerimi biraz da olsun susturabilmek adına Kerem Bey'in kafesine gidip çalışmalarıma başlamıştım. Sabah gidip akşama kadar duvarı çizip boyuyordum. Bana iyi gelen, şu hayatta başarabildiğim tek şeyi yaparak kendimi avutuyordum. Hatta o kadar çok duruyordum ki kafede işimin yarısından çoğu göz açıp kapayıncaya kadar bitmişti.
Kerem Bey ilk iki gün sevgilimin nerede olduğunu sorup durmuştu. Her seferinde işi olduğunu söyleyerek canımı acıtan oyuna devam etmiştim. Kerem Bey isimsizin sevgilim olduğunu öğrendiğinden beri bana mesafeli davranıyordu.
İşe taksiyle gidip geliyordum, isimsizle karşılaşmamak adına her türlü şeyi deniyordum. Neden ondan kaçtığımı kendime sorduğumda verecek bir cevabım yoktu. Arkadaş olamaz mıydık? Belki olabilirdik ama onunla birlikteyken ben kendi benliğimi ve ne için yaşadığımı unutuyordum. Dengem sarsılıyor, kimsesiz ruhum onunla doluyordu. Kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Boyaların dolu olduğu çalışma dolabımdan sadece bugün için gerekli boyaları ve fırçaları alıp büyük bir siyah çantanın içine koydum. Çalışırken giydiğim siyah tulumu almaya gerek duymadığım için orada bırakmıştım.
Yatak odama geçip giysilerimin olduğu dolabın kapağını açtım. Siyah, oldukça bol bir sweatshirt ve yine siyah dar paça bir pantolon çıkartıp dolabın kapağını kapattım. Saçlarımı sabah kahve suyu ısınırken yıkamış ve saç havlusuyla sarmıştım.
Dışarıdan baktığınızda bu kız nasıl yaşıyor diye kendinize soracağınıza emin olduğum artık kemiklerimin sayılmaya başladığı zayıf vücuduma çıkardığım kıyafetleri geçirdim hızlıca.
Banyoya gidip nefret ettiğim sesi çıkartan kapıyı da açarak içeri girdim.
"Bu kapı için bir yağ alınması lazım kızım demirleri paslanmış. Bana hatırlat gelirken alayım."
Babam bu lanet kapı için bunları söylemişti. Bende onaylamama rağmen her seferinde unutuyordum. Son zamanlarda çok dalgın olan babam da işlerden başını kaldıramadığı için unutmuş olmalıydı. Beyaz kapının açılırken çıkardığı ses bana her seferinde babamı hatırlatıyordu. Gerçi bu evde bana onu hatırlatmayan şey yoktu da.
Saçımdan havluyu alıp peteğin üzerine astım. Dişlerimi fırçaladıktan sonra taranmayan saçlarımla uğraşmak istemediğim için odama geçip siyah kürklü montumu giyindim. Hazırladığım çantayı sırtıma takıp sessizliğin hüküm sürdüğü evden çıktım.
Necmiye teyzeyle kısacık bir sabah muhabbetinden sonra yine koskoca sokakta tek başıma çikolatalı ekmeğimi yiyerek yürüyordum.
Telefonum çaldığında ekmeğin elimde kalan son parçasını ağzıma atıp telefonu elime aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak Yağmura
Dla nastolatków"Ben senin için neyim tam olarak bilmiyorum ama sen benim yapboz gibi olan hayatımda kaybettiğim ve deli gibi aradığım en önemli parçamsın." -İsimsiz "Neden her hareketin nefesimi kesiyor isimsiz?" -Kıvırcık İki genç, Toprak ve Yağmur. Çarpan ruhsuz...