Bölüm 29: Tehlikeli Oyun

10 3 0
                                    


KENDİMDEN HALLİCE-Sakince Yoruldum

..........


Git gide karanlığın içine hapsolurken duyduğum içimi ısıtan sesler bile bu karanlıktan kurtulmam için bana yardımcı olmuyordu. Yere yıkılmadan önce belime sımsıkı sarılan kollar bile beni kurtaramadı, bilinçsizce fısıldarken koskocaman karanlıkta artık yapayalnızdım.

"Baba."


Gözlerimi araladığımda fazla ışıkla teması sonucunda varlığını belli eden baş ağrımla geri kapatma ihtiyacı hissettim. Gözlerimi tekrardan açtığımda bakış açıma girmesini beklediğim şey kesinlikle keskin bir çene hattı ve büzülmüş dudaklar değildi.

Kafamı biraz daha yana çevirdiğimde başımın altında hissettiğim yumuşaklık kolunun üzerinde uyuyakalmış olduğumun göstergesiydi. Yeni uyandığım için şişmiş olduğunu düşündüğüm gözlerimle uyuyan bedeni inceledim.

Yeni yeni çıkmaya başlayan sakalları çenesinde yerini belli ediyordu. Kusursuz, bir ressamın elinden çıkmış olabileceğini düşündüğüm şekilli burnundan küçük küçük nefesler alıyordu, aldığı nefesler burnumun üzerini sıyırıp dudaklarımın üzerinde titriyordu.

Saate bakarsanız birkaç dakika kadar olan, bana sorarsanız gamzesinin olduğu yerdeki küçük beni görecebileceğim kadar uzun zaman dilimi içersinde karşımdaki sanat eserini inceledim.

Yorgun gözlerimi çevrede gezdirmeye başladığımda yabancı bir yerde olduğumuzu fark etmemle kaşlarım çatılmıştı. Ne benim evimdeydik ne de isimsizin evinde. Küçük bir odada bu halde olacak kadar ne yaşamıştık.

Dün gece ilk defa ayaklarımın yerden kesilmesine sebep olan şeyi hatırladığımda yutkundum. Dün gece beni, benim onayımla öptükten sonra alnını alnıma yaslamıştı nefes nefese. Neden sonrasını hatırlamıyordum?

Toprak'ın belimdeki kolunu hafifçe itip kalkmak için bir atak yaptığımda kendimi yine bağımlısı olduğum yerde bulmuştum. Kollarıyla sardığı bedenimi göğsünün üzerine yatırmıştı hiç zorlanmadan. Kafamın üstünde hissettiğim baskıyla yutkundum. 

Hadi ama zaten zor nefes alıyorum!

"Uyandın mı kıvırcık? İyi misin?"

Yeni uyandığını sesinden anlayabilirdiniz. Kısık sesle konuştuğunda kafamı salladım yavaşça.

"Ben özür dilerim."

Durduk yere dilediği özür bir sorun olduğunu anlamam için yeterli olmuştu. Huzursuz hissetmeye başladığımda kafamı göğsünden kaldırıp yüzünü görebileceğim şekilde koluna uzandım tekrar. Mavi gözlerinde görebildiğim kırgınlık merakımı iyice arttırdı.

"Ne için özür diliyorsun?"

Sorumu bitirmemle dudaklarıma kayan gözleri içime gereğinden fazla oksijen çekmeme sebep oldu. Beni öptüğü için özür diliyor olamazdı değil mi?

"Böyle olacağını bilseydim asla öpmezdim seni. Tutardım kendimi kıvırcık."

Şaka yapıyor olmalıydı.

"Bunun için özür dilemeni anlamıyorum. Ayrıca neden buradayız onu da anlamıyorum. Sen beni öptükten sonra ne ol-"

Kollarının arasında ardı ardına cümleleri sıralarken rüya olmasını dileyeceğim hatıralar kendini zihnime bıraktılar.

Toprak YağmuraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin