Bölüm 10: Kalbimdeki Boşluk

15 4 9
                                    


ZEYNEP BASTIK,EMİR CAN İĞREK-Dargın

.............


Sonra Güneş'e ait olan bir ses duydum. Daireleri ikinci katta olduğu için duymakta zorlanmamıştım.

"Yürü be abim benim! Şemsiye almayı unutma!"



Sinirden titreyen bacaklarımla zorda olsa adımlarımı hızlandırdım. Arkamdan gelmemeliydi, izin veremezdim. Onunla olan işim bitmişti, daha fazla karşıma çıkmasına gerek yoktu.

Sokağın başına geldiğimde adımlarım her zaman kullandığım sokağın aksine, yolu uzatacağım sokağa ilerledi koşar gibi. Yağmur şiddetini arttırıyordu, beremin altından saçlarıma dolan yağmur damlaları üşümeme sebep oluyordu.

Şu ana kadar herhangi bir gök gürlemesine denk gelmediğim için şanslıydım. Kollarımla kendime sarılmış bir şekilde yağmurun altında tam anlıyla koşuyordum. İsimsizin gelip gelmediğini kontrol etmek için arkamı döndüm. Yoktu. Koskoca sokakta tek başıma deli danalar gibi koşturuyordum.

"Arkanda iz bırakmama konusunda ustalaştın Yağmur Soylu."

Kendi kendime konuştuğumda suratıma zafer gülümsemesi kondurdum. Adımlarımı yavaşlatıp nefeslerimi kontrol etmeye çalıştım. Sağanak yağmurdan çok etkilenmemek için binaların altından yürümeye çalışıyordum. Yolumu uzattığım için pişman olmak isteyeceğim son şeydi.

Sonra birden göğü yararcasına bir ses yükseldi bulutların arasından. Cansız, küçük ellerim kulaklarımı bulurken şiddetli bir çığlık attım. Binanın duvarına yaslanıp kendimi aşağı doğru bıraktım. Ellerim kulaklarımda, kafam da bacaklarımın arasında ıssız bir sokakta kendime sığındım yine. Kalbim deli gibi çarpıyor, gözlerimi açamıyordum.

"Bir, iki, üç, dört, beş, geçecek az kaldı."

Kendimle konuşmam biter bitmez bir daha gök gürledi, ben yine çığlıklarımla eşlik ettim gecenin sessizliğine.

"Baba sayıyorum geçmiyor! Ne kadar beklemem gerekiyor?"

Zifiri karanlıkta, kimsesiz bir genç kızın haykırışları yükseldi boğazımdan. Deli gibi ağlamaya başladığımda saymaya devam ettim.

"Bir, hıçkırık. İki, hıçkırık. Üç, hıçkırık. Dör-"

Sonra bir beden korkudan küçücük kalmış bedenimi kolları arasına aldı. Kafamı göğsüne yaslayıp, saçlarımı okşamaya başladı.

"Aptal kıvırcık. Her yerde seni aradım. "

Benden pek bir farkı olmayan isimsiz, sırılsıklam olmuş bedeniyle soluk soluğa konuştu. O an buna ne kadar ihtiyacım olduğunu fark edip kollarımı beline sardım.

Dakikalar önce sinirden titrememe sebep olan, dengemi alt üst eden isimsizin kollarında sakinleşmeye çalıştım. Korkuyordum. O kadar çok korkuyordum ki tişörtünü avuçlarım arasında yok etmiştim. Şu anda bu halde olmamızın sorumlusu, nefretimi gün yüzüne çıkarmama sebep olan kişiydi ama bedenini itemiyordum. Git, ben başımın çaresine bakarım diyemiyordum. Başım göğsünde kalp atışlarını dinliyordum sadece. Göğüs kafesinin içinde atan minik kalbinin sesleri beni uyuşturuyor, sakinleşmemi sağlıyordu.

Toprak YağmuraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin