MADRİGAL-Seni Dert Etmeler
..........
Tam dalacağım sırada üzerime örtülen ceket uykunun kollarını sonuna kadar açmıştı. Sonrasında arabada kısık sesle söylenen şey göz kapaklarımı ne kadar zorlasam da açamamamla sonuç vermiş. Kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
"Ali sana gönderdiğim konumdaki klinikten birini araştırmanı istiyorum kardeşim. İsmi Burçin Çakır."
Toprak'tan.
Dediğim gibi trafik yoğun olmuştu. Yağmur çoktan uykuya dalmış mışıl mışıl uyuyordu. Kafamı ondan tarafa çevirmek istediğimde yoğun trafik beni korkuttuğu için ön camdan ara sıra uyuyan suratını izliyordum. Küçük kız çocuğu uykusunda çok masum oluyordu, bunu sevdiğimi de omzumda uyuduğu gün fark etmiştim.
Bazı durumlarda yaşının çok büyük olduğunu, cesaretli ve güçlü ifadesi olaylara verdiği tepkilerle kendine hayran bırakıyordu. Bazense karşımda balonunun ipini tutamadığı için gökyüzüne kaçırmış babasından korkan bir kız çocuğu gibiydi. İki hali de farklı geliyordu gözüme.
Doğal olduğunu düşünüyordum. Her haliyle.
Evinin önüne geldiğimizde arabayı sessizce pak haline aldım. Kıvırcığı uyandırmamız lazım.
"Kıvırcık geldik."
Herhangi bir tepki alamadım.
"Kıvırcık."
Elimle omzundan biraz ittirmeye başladım. Benimkinin aksine uykusu ağır olabilirdi.
"Kıvırcık arkadaşın bekliyordur hadi seni götürelim."
Hareket bile etmiyordu. Elimi yüzüne dokundurdum yerimden öne kayarak. Ama dokunduğum sabah dokunduğum ten değildi. Yanıyordu.
"Hassiktir yanıyorsun!"
Hızlıca arabadan inip onun kapısının önüne geldim. Kafasını koltukta cama doğru yaslamış yüzü kıpkırmızıydı. Vakit kaybetmeden aklıma ilk gelen şeyi yaptım. Kollarımı sarıp küçücük kalmış bedenini arasına aldım. Eve götürmem gerekiyordu.
Koşar adımlarla binadan içeri girdim. Yüzünün yüzüme olan yakınlığından sıcacık nefesini hissedebiliyordum.
"Saçlarını bile kurutmuyorsun ki! Şaşırmamak lazım."
Duymadığı halde içimde tutamayarak kızmaya başladım. Kapının önüne geldiğimizde kolumla zile bastım.
Açan yoktu.
"Hadi ama."
Bir daha bastım. Yine açılmadı.
"Sikeyim!"
Biraz daha bu halde kalırsa havale geçirebilirdi. Belki geçiriyordu bile. Hareket etmiyordu.
"Gel baş belası!"
Merdivenleri hızlıca çıktığım gibi indim. Bulut'a götürebilirdim. Doktor değil miydi bir işe yarar bari!
Arabayı açıp arka koltuğuna boylu boyunca yatırdım Yağmur'u. Sürücü koltuğuna geçerken kalp atışlarımı kulaklarımda hissetmeye başladım. Korkuyor muydum? Belki. Uyanık tutmaya çalışmalıydım. Ne söylenirdi ki?
"Kıvırcık uyanırsan sana pamuk şeker alacağım."
Pamuk şeker mi? Sikeyim ne dönüyor bilinçaltımda!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak Yağmura
Teen Fiction"Ben senin için neyim tam olarak bilmiyorum ama sen benim yapboz gibi olan hayatımda kaybettiğim ve deli gibi aradığım en önemli parçamsın." -İsimsiz "Neden her hareketin nefesimi kesiyor isimsiz?" -Kıvırcık İki genç, Toprak ve Yağmur. Çarpan ruhsuz...