Bölüm 25: Güçlü Kadın

10 3 12
                                    


MAVİ GRİ-Hayatım Leş

.......


"İyi geceler Yağmur."

Cevabıyla gülümseyip kapıyı kapattım. Hızlıca eve ulaşıp şu kokmuş bedenimi temizlemem gerekiyordu.


Dün gece eve gelip kendimi hemen duşa atmıştım. Eylül'le biraz sohbet edip yarın akşam olacak iş yemeğinden bahsetmiştim. Hazırlanmak için yardımına ihtiyacım vardı.

İkimiz de yorgun olduğumuzdan dolayı çok fazla lafı uzatmayıp yataklara dağılmıştık. Benim çalışma odamı toparlayıp malzemelerini babamın odasına koymuştuk. Eylül çalışma odamda kalıyordu. İstemeyerek de olsa babamın odasında kalmasını tavsiye ettiğimde reddetmişti. Odasına benim bile girmeye cesaretim yoktu.

Sabah kahvaltı yapmak için erkenden uyandırılmıştım. Eylül'le sofrada biraz konuşmuş çaylarımızı içmiştik. Çok fazla bir şey yememiştim. Yeni bir düzene midem de alışmakta zorlanıyordu.

Dolabın içinden gri triko bir kazakla siyah yüksek bel pantolon çıkartıp hızlıca üzerime geçirdim. Siyah beremi de kulaklarıma kadar çektikten sonra çantam ve kürklü kot ceketimi de alime alıp oturma odasına geçtim.

Bulaşıkları eve geldiğimde halledeceğime inanarak koltuğa yerleştim. Sigaramı yakıp masanın üzerindeki küllüğü kendime doğru çektim. İsimsiz geldiği zaman arayacaktı.

Bugün kendimi kontrol etmeli ve bir zorluk çıkarmamak için büyük bir çaba vermeliydim. Uzun bir gün olacaktı evet ama kendimi daha da yorulacağım günler olduğuna inandırıp avutuyordum.

Çantamın üzerinde titreyen telefonuma cevap verme gereği duymadan meşgule atıp yarım içmiş olduğum sigarama üzülürken ayağa kaktım. İsimsiz gelmiş olmalıydı.

Ayağımda fazlasıyla büyük duran botlarımın bağcıklarını bağlama işini arabaya erteleyip hızlıca ceketimi giydim. Kıvırcık saçlarım ceketin içinde sıkışmıştı, sıcak tuttuğu için çıkartmak istemedim.

Apartmandan çıkıp bir süre tanıdık aracı bulmak için çaba göstermiştim. Bu sırada ayağımın dibinde hissettiğim yumuşaklık başımı aşağı eğmeme sebep oldu.

"Prensesim ben seni ne zamandır sevmiyordum."

Bahçemize renk getiren kediye doğru eğilip tüylerini okşamaya başladım. Son haftalarda ne Prenses'le ne de Necmiye teyzeyle çok fazla iletişim kurmuyordum. Yeni hayatımdan onlarda nasibini alıyordu.

"Yağmur, nerdesin evladım sen?"

İyi insan lafının üstüne gelirmiş.

Arkamda varlığını hissettiğim çikolatalı ekmek buram buram koku yayarken yavaşça ayağa kalktım. Kollarımı Necmiye teyzeye sarıp bir süre soluklandım. 

"Buradayım Necmiye teyze, bu aralar çok fazla karşılaşamadık işlerim biraz yoğun da."

Sarılmama karşılık verirken bir şeyler söyleme gereği hissetmiştim. Ayrıldığımızda kafasını salladı.

"Anladım orasını evladım da senin yüzünden tüm çikolatalı ekmekleri yiyip kilo aldım."

Gülerek ellerini göbeğine koyduğunda mahçup bir ifadeyle gülümseyerek karşılık verdim.

Toprak YağmuraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin