Bölüm 24: Alışveriş Merkezi

22 3 14
                                    

Kitapla ilgili düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz gerçekten çok sevinirim. Yorumlarınız benim için değerli. İyi okumalar.

NİLİPEK-Gömülür

........


" Beraberimizde gelen gök gürültüsünden her koktuğumda buna sebep olan fırtınama sarılıp, yolumuzu temizlemeye devam edeceğiz."


Dilimden düşen her bir kelime istediği yere ulaşmıştı. Nasıl gözüktüğümü veya nasıl bir ifadeyle bunları söylediğimi bilmiyorum ama isimsiz bir süre suratımı izlemekle yetinmişti.

Az önce yıkım alanına dönen yerde dakikalarca sessiz kalıp kahvelerimizi içtik. Söyleyecek bir şeyimiz yoktu. Doğrular bir müddet canımızı yakıyor ardından küllerini kalbimizde bırakarak sönüyordu içimizde.

Kapıyı çalıp içeri giren Sinan amca olmasaydı eğer orada aynı şekilde saatlerde oturabileceğimize emindim.

"Evet çocuklar nasıl gidiyor çalışmalar?"

Ceketinin iliklerini düzeltip içeri giren Sinan amcaya kahvemi masaya bırakırken cevap verdim.

"İyi gidiyor, ilk çalışmalarımızı yaptık. Taslak çantamda. Çabuk kaptığımı söylüyor is-"

Bakışlarım hızlıca isimsizle çarpıştığında öksürerek düzelttim cümlemi.

"Çabuk kaptığımı söylüyor Toprak. Değil mi?"

Elimle işaret ederek okları ona çevirip üzerimdeki baskıyı atmıştım. Bana kısaca bir göz atıp babasına döndü.

"Evet baba. Buradaki işlerimiz bitti. Çıkmayı düşünüyorduk tam."

Sinan amca kafasını salladı biz ayağa kalkarken.

"Tamam çocuklar. Bu arada iki gün sonra akşam sekizde şirket yemeğimiz olacak. Güzelce hazırlanırsınız. Seninle tanışmak isteyen çok fazla insan var Yağmur."

Cümlesinin sonunda eliyle beni gösterirken gerilerek kafamı salladım. Unuttuğum ayrıntı tekrar kendini belli etmiş ve artık kaçınılmaz olmuştu.

"Tabii Sinan amca. O gün görüşürüz."

Kısaca bir sarılmadan sonra eşyalarımızı alıp şirketten dışarı çıktık. Tek kelime etmeden yaptığımız ilk şey nikotin için yanıp tutuşan ciğerlerimizi istediğine ulaştırmaktı.

Arabaya yaslanıp sigaralarımızı içerken ikimiz de ne yapacağımızı düşünüyorduk. Sigaranın ucunda biriken külün yere düşmesine sebep olduktan sonra derin bir nefes aldım.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Normalde randevun ne zamandı Burçin'le?"

Ceketimin cebinden telefonu çıkarıp tarihe baktıktan sonra cevap verdim.

"3 gün sonra."

Kafasını salladı.

"Tamam. Şimdi arayıp randevuyu yarına çekmesini isteyeceksin. Normal randevu saatinde işin olduğunu ve acil konuşman gereken bir şey olduğunu söyleyeceksin."

"Bu kadar erken olmak zorunda mı?"

Bugün öğrendiğim acı gerçekten sonra onu görürsem kendimi nasıl kontrol edebileceğimi bilmiyordum.

Toprak YağmuraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin