Bir çocuk ölünce mi hayalleri ölür yoksa hayalleri ölünce mi çocuk ölür?
Benim ölümüm altı yaşımda oldu. Annemin hayallerimi; hayallerimin de beni öldürdüğü altı yaşım. Abim ve ben vardık sadece, bir de yüreğimizde yaşayan babamız.
Özel Harekat Polisi idi: ömrü dağlarda geçmiş bir polis. Ateşimiz çıkardı, düşerdik, ağlardık ama o olmazdı. Mutluluklarımız yetimdi hep. İlk adımlarımız da, ilk sözlerimiz de yetimdi.
Babamın Şehadeti: Babam, annemin onu aldattığını öğrendiğinde boşanmak istedi. Benim ve abimin velayetini paylaşamayınca annem en büyük bombayı pimini çekerek kucağımıza bıraktı.
Ben "Baba" bildiğim adamın kızı değildim. Öz babamın kim olduğu belli bile değildi.
Babam, abimin velayetini almayı başarsa da öz kızı olmadığım için benim velayetimi alamadı. Kötü, karanlık hikayem böylece yavaş yavaş başladı.
Velayetimi alan annem bana üç gün bile bakamadı, babamdan kopamadığım için yemek yemiyordum, sürekli üzgündüm. Pek birlikte vakit geçirmesek de, kan bağım olmasa da gönlüm bağlanmıştı. O adamın kanından değildim ama gönlünden bir parçaydım.
Annem bir sabah " Babana gidiyoruz." Dedi. Babama gidiyoruz diye çok sevinmiştim, günlerdir tebessüm dahi etmeyen yüzüm birden neşeyle dolmuştu. Sevincim, neşem, mutluluğum ve o dakikalarım yarım kaldı. Öz kızı bile olmayan benim yüzümden babam can verdi.
Annem beni eve götürürken kimseye haber vermemişti. Biz eve yaklaşırken babam da evden çıktı, arabaya bindi. Sonra... Sonra eski hayatımın geride kaldığı, yeni ve acı dolu hayatımın başladığı çok kuvvetli bir ses. Sanki İsrâfil Sûr'a üfledi ve kıyamet koptu.
Tüm bedenimi titreten, çok kuvvetli ve uğultulu bir ses. Öyle kuvvetli ki kendi haykırma sesimi duyamıyorum. Ateş gözlerime dek yansıyor. Gönlünden bir parça koparken ne olduğunu anlayamamak ama çok tuhaf bir acı hissetmek. Sol yanında çok şiddetli bir ağrı ve ne yaşandığını anlama çabası. Daha küçücüksün. O kadar küçüksün ki kötü bir şeyler oluyor ama ne oluyor anlayamıyorsun.
Babam gözlerimin önünde, ateşler içinde yandı ve küle dönüştü. Evimizin camları parçalanmış, duvarlarına şarapnel parçaları saplanmıştı. Abim, babaannem içeride ne halde bilmiyordum. Düşünemiyordum da. Kulaklarım çınlıyordu. Sadece kulaklarım çınlıyor ve gözlerime ateşin yansıması vuruyordu. Sanki dünyaya cehennemi indirmişlerdi.
Babam bu dünyaya cehennem ateşi gibi bir ateşle veda etse de, ahirete cennet kokusuyla " Merhaba" dedi. Gül kokan babam. Cennet kokan yaram.
Sonradan öğrendim, çok sonradan... Meğer bana gelmek için binmiş o arabaya. Babamı farkında olmadan ben öldürdüm, öz kızı bile olmayan ben. Vebali yıllarca çökertti omuzlarımı, zaten büyük olan acım daha da büyüdü. Abime göre suçum yoktu, çok küçüktüm ama babam benim yüzümden öldü. Kim değiştirebilir ki bu gerçeği? Aslında tam da bu yüzden o adamın gönlünden bir parçayım ben.
Her geçen gün çok özlüyorum, kimi zaman ölümüne sebep olduğum adamı özlediğim için utanıyor, kendime kızıyorum hatta. Ama özlüyorum işte. Şimdi ona bir şey söylemek istiyorum, haykırmak istiyorum. Biliyorum beni duyar. "Ben polis oldum baba!"
On üç yıl sonra:
Yetim geçirdiğimiz on üç yılı yatılı okullarda ve birbirimize tutunup bir aile olarak geçirdik. Abim altı yıl önce giydi üniformayı, ben ise kursu yeni bitirdim. Abim görevinin ikinci yılında Hakkari' ye tayin istedi, ben ise mezun olur olmaz Van' a istedim.~Bora~
Şef: Otuz dokuz yaşında, bir çocuk babası. Yakın dövüşte mükemmel, silah kullanmada ise harika. Asıl adı: Özgür Çelik.Kıdemli: Otuzlu yaşlarının ortalarında, yeni nişanlanmış. Bomba imhada "Deha" denebilecek derecede. Asıl adı: Fuat Songül.
Kurak: Yirmi yedi yaşında. Lakabı, dağda susuz üç gün hayatta kalabilmesinden geliyor. Tek başına birçok teröristi etkisiz hale getirebilecek düzeyde. Asıl adı: Muhammet Akar.
Karaman: Yirmi dört yaşında. Eğlenceli, komik ve ılımlı biri. Sıhhiyecimiz aynı zamanda. Asıl adı: Ozan Çağlar.
Mahşer: Yirmi dokuz yaşında. Öfkesinin üstüne hiçbir şey tanımam. Sinirlendirmek akıl kârı değil, gözü hiçbir şeyi, hiç kimseyi görmüyor. Asıl adı: Adem Kızılsu.
Yiğit: Yirmi beş yaşında. Makineli tüfek uzmanı, dağ gibi bir adam. Benim gibi çömezler görünce titrer o derece. Düşmanı hiç söylemiyorum. (Aslında ekipteki herkes böyle.) Lakabı gibi yiğit bir adam. Asıl adı: Ali Dizdar.
Karga: Yirmi iki yaşında. Lakabını sesi çok güzel olduğu için Karga koymuşlar. Ters psikoloji uygulamayı sever Bora. Asıl adı: Aybüke Kocatürk.
İsimsiz: Yirmi üç yaşında. Önce asker olmayı denese de başaramayıp soluğu Özel Harekât' ta almış. Asıl adı: Fatih Akman.
Ve ben... Leşker: Pek bir hünerim yok aslında ama Bora bana Kürtçe asker manasına gelen "Leşker" lakabını taktı. Asıl adım: Sude Sine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leşker "Yorgunluğun Mutluluğu"
RandomYok olan bir çocukluğun, gençliğin, hayatın acı dolu öyküsü. Yok olmuş bir hayatın Özel Harekât' la birleşmesi ve ufacık bir kız çocuğunun başına gelen kötü olaylar silsilesinin yaşamına bıraktığı derin izlerin içinden gelen Cennet Kokusu. "Mermiler...