Affet

22 2 0
                                    

   Şef: Doktordan temiz raporu alır almaz kendini helikopterde bulursun, benden söylemesi.

   Leşker: Sahi mi?

   Yiğit: Sana yalancı mı dedi, yoksa bana mı öyle geldi, şef?

    Ekip yanımdan ayrıldıktan yaklaşık bir saat sonra abim geldi, hali karmakarışıktı: üzgündü, öfkeliydi...
Her şeye rağmen mutlu gibi davranmaya çalışıyordu çünkü o, hayatı boyunca beni kötülüklerden, üzüntüden uzak tutmaya çalıştı.

   Görkem: Nasılsın canım?

    Leşker: İyiyim. Biraz konuşalım mı?

   İsimsiz: Nöbeti devrettiğime göre kapıdayım. Öğleden sonra çıkabilirsiniz, dedi doktor.

   Görkem: Eyvallah. (...)

   Leşker: Bu halin ne?

   Görkem: Özür dilerim, çok özür dilerim!

   Abim hakkında öğrendiğim şeylerden biri de budur: başıma gelenlerden kendini sorumlu tutar. Bizim tek derdimiz vardı: hayata ve birbirimize tutunabilmek, her şeye rağmen birbirimize mutlu sarılabilmek. Şu hayatta başaramadığımız tek şey de şudur: gönülden mutlu olabilmek. Her şeyin bir vakti varmış, öyle derler ve biz de o vakti bekliyoruz. Elbet bir gün!

    Leşker: Başıma gelen hiçbir şey senin suçun değil.

   Görkem: O kadını ben çağırdım, suçluyum.

   Leşker: O, senin annen ve anneni düğününe çağırman kadar olağan bir şey olamaz. Bunun için özür dileme.

   Görkem: Sadece kimsesizliğimizden kurtulalım istedim. Hata yaptım, biliyorum. Annemiz olsun istedim; o, o pislik yüzünden zorunda kalmış olsun istedim. Affet!

   Leşker: Abi, sakın! Kızgın değilim sana. Düğününü mahvettim; ben, özür dilerim.

    Görkem: En iyisi özür faslını kapatalım. Şimdi tek derdimiz var: seni iyileştirmek.

   Bundan sonrası ağrılı, sancılı günler: hastane, kemoterapi, dökülen saçlar, gizlenen yaşlar...

   Şimdiye dek yaşadıklarım, yaşattıklarım; artık yaşacak ve yaşatacaklarım... Hayatım boyunca çabaladım, yaşamım boyunca savaştım. Yıkıldıkça kalktım: abimle birlikte kalktık. Kalkabilmek için düşmek gerekirmiş, onu öğrendim. Güç toplayabilmek için kanamak gerekirmiş, onu anladım. Ömür denen bir yolda yürürken ayakta kalabilmek için mücadele etmekten başka seçenek yokmuş, onu belledim. Aklıma, zikrime, zihnime tek bir şey kazıdım: savaşmak! Direnmedikçe hayatta kalamaz; inanmadıkça yaşayamazmış, insan.

   Genç gözüküyor olmam, genç olduğum anlamına gelmez. Ruhun yorgunsa bedeninin genç olması hiçbir şey ifade etmez. Beyin kıvrımlarında dolaşan düşünceler kadar yorgunsundur. Hücrelerinde gezinen sıkıntılar kadar bitkinsindir.

   Deneyim; yıllarla değil, yaşanmışlıklarla belirlenir. Tecrübe; zamanla değil, baştan geçen olaylarla kazanılır. İnsanların yüzünde yer etmiş her çizgide hasret gizlidir: evlat, ana, baba, sevgili, mutluluk...

    " Umarım beğenmişsinizdir.Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazım ve noktalama yanlışlarım için kusura bakmayın."

  

Leşker "Yorgunluğun Mutluluğu"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin