Sonsuz Düğüm

25 2 0
                                    

   Hayatımın dizi sahnesi misali anları oldu. Öyle tesadüfler vuku buldu ki bir dizi sahnesinde yaşadığımı hissettim.

   Bir süredir devam eden mide bulantılarım, baş dönmelerim ve halsizliğimi hiç önemsemedim. Sonucunu bilemezdim. Yorgunluğa veya basit bir üşütmeye bağlanabilecek şeyler çünkü. Hayatın neye benzediğini unutmuşum işte. İnsan hafızası yirmi bir gün, derler.

   Abimin hesap sorması, Fatih' in öfkesi, insanların şaşkınlığı bulanık ve uğultulu. Kıpırdamak öyle güç, öyle imkansız ki!

   Görkem: Babanım, ne demek lan!

   Leşker: Abi... Abi!

    Başka bir şey hatırlamıyorum. Hatırlayamıyorum. Filmin yarısında uyuyakalmış gibiyim. Anlatılanlardan gözümün önünde bir sahne canlandı, o kadar.

   Görkem: Sude' m aç gözünü. Sude!

   İsimsiz: Karaman bir şey yap! Karaman!

    Şef: Ambulans nerede kaldı!

    Kalanı ambulans, sedye, hastane...
Ağzımdaki kötü tat eşliğinde bembeyaz hastane duvarlarına bakarak uyandım. Florasan lambanın verdiği selamı aldım. Bir süre sonra doktor nezaretinde abim yanıma geldi.

   Görkem: İyi misin, abim?

   Leşker: İyiyim, sorun yok. Konuşalım mı?

   Doktor: Önce biz konuşalım. Ne dersin?

   Konuşalım ama ne konuşacağız! Hayatta konuşmak istenmeyen konular, susmak istenen anlar vardır. Buhar olmak istenilen, yok olmak istenilen anlar... Acıdan, yaradan ve düşmekten kaçmak istenen zamanlar...

   Doktor: Kabullenmesi zor fakat...

    Kabullenmesi zor mu? Nefes almak bile zor, bana. Yaşamak yükünü sırtlanmışım fazlası ne olabilir ki! Ölürken yatakta, döşekte; birilerine yük olarak ölmek en büyük yaradır, işte.

   Doktor: Lösemi!

   Kan kanseri olduğumu, abimin en mutlu gününde bir facia sonucu öğrendim. Boğazım düğümlenmiş ve bir daha hiç açılmayacakmış gibi. Sahiden, nefes aldıkça acı veriyorum, sadece. Yaşamak... Yaşamak, neden bu kadar ağır yüksün? İsyan değil bu. Bu, başkalarına zarar vermenin sancısı. Yaşarken acıtmaktan başka işe yaramamanın yarası, bu.

   Doktor: Hastalık çok ilerlemiş, yaşın da genç daha.

   Leşker: Polisim ben. Özel Harekat!

   Görkem: İyileşince devam...

    Leşker: Almazlar beni. Beni almazlar, abi!

    Doktor: İyileşirsen eğer...

    Leşker: Gitmek istiyorum!

    Görkem: Dur, n'olur dur!

    Leşker: Abi bırak! Gideceğim!..

    İnsan eti ağırdır; insan, kardeşinin mahkumu olmamalıdır. Zindanıma mahkum ettim, abimi. Babamın katili, abimin gardiyanıyım. Kanseri, mermiyi yenerim ama bunu asla. İnsanların ruhlarına açılan her yara iyileşmez. Babamı öldürdüm, geri gelmez; abimi, müebbet mahkum ettim, beraat olmaz.

    

    " Yazım ve noktalama yanlışlarım affola."

    "Okuduğunuz için teşekkür ederim."

  

   
     
    

  

  

Leşker "Yorgunluğun Mutluluğu"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin