Leşker: Babamın nasıl şehit olduğunu biliyorsun?
İsimsiz: Biliyorum. Sonra mı?
Babam şehit olduktan sonra babaannemin kalbi dayanmadı, kısa süre sonra vefat etti. Annem, bizi yanına aldı. İnsan annesine güvenir değil mi? Annendir. Anne soğukta ateş, sıcakta buzdur. Yolun beyaz çizgileri gibidir anne; yol gösterir, kuralları anlatır. Yani hayatı. Anne, papatya gibidir, tek fark vardır; hep sever.
Anne, kağıt gibidir; sen yazdıkça, o mutlu olur. Sonra... Sonra ilkbahar gibidir; ılık ılık esen rüzgarlarıyla bir ilkbahar günü gibidir. Hayaldir anne, ilk taklitlerindir. Anne; kapıdan bir adım dışarı çıksan yüreği ağzına gelendir. Gizlemeye çalıştığın her şeyi bilendir anne. Anadır ya, ana. Topraktır anne. Ah yağmur ardından yükselen toprak kokusu çalınır burnuna insanın. O toprak kokusudur işte anne. Vatandır, bayraktır anne. Memeleketinin sesidir, yurdunun hissidir, evinin kokusudur anne.
Ben hiç evimde olmadım, hiç yağmurdan sonra yükselen toprak kokusunu da çekmedim içime. Benim hiç annem olmadı. Ben doğmadan evvel öldü benim annem. Ve... Ve ben hiç doğmadım.
Leşker: Annem sevgilisiyle yaşıyordu. Mecbur onunla kalacaktık, başka çare yoktu. Ben fark etmemiştim, annem velayetini aldığında da benzer şeyleri yapıyordu. (...) Annem de hiçbir şey demiyordu, ben de seviyor, benimle oyun oynuyor falan sanmıştım. Sonra tekrar o eve gidince... O eve gidince daha başka şeyler yapmaya başladı.
İsimsiz: Ah! Hayır ya, of! Of!
Leşker: Dinle. Cesaretimi zor topladım zaten. Abim, önce beni uyardı, sürekli yanımda kaldı ama sonra okula gitmesi gerekiyordu. Anneme söyledi ama o, abime inanmadı. Ben küçücükdüm hiçbir şey anlamıyordum ki. Zaten babamın travması geçmemişti daha.
Uzun sürecek sessizlik bu cümlelerimde gizlenmişdi, cümlelerim bitince ortaya çıktı. Hoş bana da düşünme ve biraz olsun toparlanma fırsatı doğdu. Yaşamak, yaşamış olmak ne kadar zorsa anlatmak da bir o kadar zordu.
İsimsiz: Sonra peki? Sonra n'oldu?
Leşker: Bana dadım bakıyordu. Abim "Ben okuldayken dadının yanından ayrılma." diye tembihlemişdi. Sadece iki gün... İki gün sonra İlyas eve geldi. Ne annem vardı ne abim, bir tek dadı. Ona da izin verip gönderdi zaten.
Verilen eğitimler bu kez ise yaramıyor, göz yaşlarımı tutamıyordum. Yanaklarımdan süzüldükçe nefret ediyordum kendimden. Ne gereği vardı şimdi ağlamanın? Her türlü mermi, bıçak, darp yarasına dayanıp tek damla yaş akıtmayan ben, şu halime bak.
Leşker: Odanın kapısını kilitleyip anahtarı pencereden fırlattı. Ben "Gitmek istiyorum!" diye bağırdıkça o, bana doğru adım attı. Ben "Yardım edin!" dedikçe o, "Kimse duyamaz seni!" dedi.
Olmuyor. Yapamıyorum, anlatmak çok zor. Tonlarca yükü sırtlanmışcasına edildikçe ezildim. Büküldükce büküldüm, kambur oldum artık.
Ben haykırdıkça o ağzımı kapattı. Abim yetişemedi, kurtaramadı beni ve omuzlarına bir de bunun yükü bindi. O kadar çok çırpınmıştım ki baygın düşüp kan içinde yerde duruyordum. Kulak zarım, ağzım kapalıyken bağırmaktan hasar görmüştü. Kulağımda kalıcı bir hasar olmaması şans mıydı yoksa ilahi bir mucize mi bilmiyorum. Ama Özel Harekât olmasaydı şimdi hayatta olmazdım.
İsimsiz: Anlatmak istemezsen...
Leşker: Her şeyi bil istiyorum. Neden olmayacağımızı bil. Bağırsaklarım patladı ve günlerce pipetle, serumla beslendim. Rahmim hasar gördü. (...) Alındı. (...) Aylarca oturamadım. Ameliyatlar, psikolojik destekler derken zaten aylarca konuşamadım.
İsimsiz: Of! Of ulan of! Ben onu nasıl gebertmedim ya?
Leşker: Ona dokunmayacaksın. Başın belaya girmeyecek ve polis olarak kalmaya devam edeceksin. Eğer şu kadarcık dahi ona bir şey yapacağını sezersem hiç düşünmeden sayarım kafama silahı, çekerim tetiği.
İsimsiz: Of be Sude, of.
Bir duygu seli ardından bana sorduğu soruya kalbim "Evet" dememi söyledi. Mantığım da devreye giremedi, o ayrı.
Yaşadığım onca şeyi cümlelere en hafif şekilde dökmeye çalıştım. Zaman zaman boğazım düğüm oldu, öfkeme yenilip küfürler ettim. Sonu güzel mi bitti yoksa kötü mü henüz bilmiyorum. Her şeye rağmen "Çocuğumun annesi sen ol istiyorum." dedi. İkimizin gönlünden bir parça olurmuş. Öyle güzel şeyler söyledi ki kaptırdım kendimi. Bundan sonra akıntıya kapılıp sürüklenecek miyiz, güneşli bir bahar sabahında kahve mi yudumlayacağız ona bağlı. Ne olacağını kestirmek mümkün değil.
İsimsiz: Ekibe söyleyecek miyiz?
Leşker: Saklayınca anlamayacaklar sanki. Adamlar istihbarat gibi iz sürer, saklamaya çalışmak delilik. Bana kalırsa çoktan bir şeyler olduğunu anlamışlardır bile.
Her şey rüya gibiydi. Belki de ilk kez sonu kötü bitmeyecek bir rüya görüyordum. Çok yorgun, bitkin ve ruhumun ölü olduğunu hissetsem de neşe doluydum. İkimizde neşe doluyduk. Tahmin ettiğim şeyler yaşanmamıştı. Bizi öyle görünce anladılar zaten. Aksi olmayacağına emindim. Abime -uyuyordur diye- mesaj attım. "Haklıydın" tek kelimem anlatacaktı. Çok ısrar etmişti kararı Fatih'e bırakmam için ve sonunda başardı.
Mahşer: Oooo Fatih'im, neşe saçıyorsunuz.
Kıdemli: Anlayalım yani.
Karaman: Bir gün izne çıktım, n'oldu ya?
Kurak: Rahat bırakın çocukları.
İsimsiz: Hiç şaşırtmadınız bizi.
Mahşer: Tabii lan. Sesin niye çıkmıyor, kız?
Her şey güzeldi ama neşe saçarken bile beynim rahat durmuyordu. Düşünmeden edemiyorum; şimdi ne olacak? Kendimi kaybetmek üzere gibi hissediyordum. Kalbim mutlu, beynim düşünceli. Rahat değilim, Fatih ile birlikte olunca hiçbir şey düzelmeyecek, geçmiş bizi kovalamaya devam edecek. İşler daha da sarpasaracak belki. Şimdi manasız gözükse de bunları düşünmemek imkansız gibi. Ben düşünmeyeyi denesem beynim bırakmıyor. Yüreğim sızlıyor ama mutlu. Saçma sapan duygular sardı bedenimi, ruhumu. Yürüyen bedenimi, ölü ruhumu normal bir insana çevirebilecek şey aşktır belki de. Reçetem yazılmış ve ilaçlar yavaş yavaş etki gösterecektir belki.
"Yazım ve noktalama yanlışlarım için özür dilerim."
"Bu bölümde bir operasyon yoktu ama açıklığa kavuşması gereken meseleler vardı. İlerleyen kısımlarda operasyonlar da var tabii ki."
"Okuduğunuz için teşekkür ederim. Genel olarak her şey için teşekkür ederiim :)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leşker "Yorgunluğun Mutluluğu"
DiversosYok olan bir çocukluğun, gençliğin, hayatın acı dolu öyküsü. Yok olmuş bir hayatın Özel Harekât' la birleşmesi ve ufacık bir kız çocuğunun başına gelen kötü olaylar silsilesinin yaşamına bıraktığı derin izlerin içinden gelen Cennet Kokusu. "Mermiler...