Ders bitmişti öğle yemeğini yemek için eşyalarımı topluyordum.
Bay Kim: çocuklar beden hocanız rahatsızlanmış öğleden sonra dersiniz yok eve gidebilirsiniz.
Tüm sınıf sevinirken bende yurda kızları ziyaret etmeye giderim diye düşündüm. Dışarıya çıkıp otobüs durağına doğru gitmeye başlamıştım ki arkamdan biri kolumu tutup beni çekmişti.
JK: nereye?
Y/N: sen eve gitmedin mi?
JK: nereye gidiyordun?
Y/N: otobüs durağına senin gelmeyeceğini sandım. Ama sen....
JK: öğleden sonra beden dersin olduğunu biliyordum ama beden hocasını her zamanki olduğu yerde görmeyince olmadığını tahmin ettim. Yürü.
Y/N: ya... yurda arkadaşlarımı ziyaret etmeye gidecektim!
JK: bana bak benimde işim gücüm var daha alışverişe gideceğiz.
Y/N: kendim giderim o zaman!
JK: gidemezsin geç arabaya!
Beni zorla arabaya bindirince bir şey yapamamıştım. Bu ne terbiyesizlik daha dün tanıştık bana böyle davranamaz. Alışveriş merkezine geldiğimizde arabadan inmiştim. Bir mağazaya girdiğimizde Jungkook gidip koltuğa oturmuştu.
JK: git beğendiğini alıp dene.
Y/N: burda bana göre bir şey yok.
JK: etrafında yüzlerce elbise var git aralardan bir şeyler çıkar.
Y/N: iyide bunların hepsi... kısa etekli filan. Pantolon tişört falan yokmu?
JK: Y/N tarzının berbat olduğunu biliyorsun değil mi? Ama yinede giydiğin her şey yakışıyor. Bu benim umurumda değil tamam pantolon tişört falanda alırız ama kadınsal elbiselerde almalıyız. Artık yurtta değilsin zengin bir aileye girdin partiler olabiliyor. Akşam yemeği için dışarıya çıkılıyor. Yani düzgün bir elbiseye ihtiyacın var.
Y/N: ben bu kısa etekler ile evden adımımı dışarıya atmam!
JK: sen mi giyersin yoksa ben mi giydireyim?
Arkadan bir kadın gelip elbiseleri bana uzattı.
Y/N: hani ben seçecektim?
JK: senin seçmen pek doğru olmaz. Saçma şeyler seçersin kesin.
Elbiseleri sinirle alıp giyinmeye gittim. Çok güzel gözüküyordum ama çok kısa ve dardılar. Umarım bunları bir gün giyinmek zorunda kalmam. Üzerimi değiştirip dışarı çıktım.
JK: hala giyinmedin.
Y/N: giyindim. Tam oturdu hepsi.
JK: Y/N bana göstermen gerekirdi.
Y/N: nedenmiş o? İyi gözüküyordu iyi! Sadece mavi olan çok büyüktü.
JK: üzerinde görmek istiyorum!
Y/N: ben istemiyorum. Gidelim artık.
Ödemeyi yapmak için kasaya gittik. Elbiselerden birinin fiyatını görünce gözlerimi kocaman açıp Jungkooka baktım.
Y/N: benim cebimden o kadar para çıkmaz!
JK: a merak etme güzel kardeşim abin sana ne istersen alır. Parasını hiç düşünme.
Gülümseyip ödemeyi yaptı. Daha sonra ayakkabı mağazasına girmiştik.
JK: al bunları dene.
Y/N: ben bunlarla nasıl yürüyeceğim pardon? Topukları benim boyumdan daha uzun!
JK: giyi şunları zamanla öğrenirsin.
Ayakkabıları elime alıp bir yere oturup giyindim.
JK: ayağa kalkıp yanıma kadar yürümeye çalış.
Oflayarak ayağa kalktım. Gerçekten kendimi 1 metre uzamış gibi hissediyordum. Yürürken ayağımı bir az sıkıyordu ve düşmemeye çalışıyordum. Birde bunların üzerinde dans eden kadınlar var nasıl yapıyorlar. Jungkook'a yaklaşırken düşecekmiş gibi olmuştum ve o da bir anda ellerimi tutmuştu.
Y/N: a-ayaklarımı bir az sıkıyorda.
JK: bir kaç gün evde bunlarla yürü alışırsın.
Y/N: evde bunlarla mı yürüyeceğim?
JK: bunlarla yürüyebilmen şart. O yüzden ne kadar erken öğrenirsen o kadar iyi. Başka modelleride dene.
Bir kaç ayakkabı aldık ve diğer mağazalarada gidip bir şeyler aldık. Flört etmeyi seven birisi girdiğimiz her mağazada bakışacak bir kız buluyordu.