B.Jeon: ee bu gün ne yapmak istersiniz. Tüm gün işsiziz birlikte bir şeyler yapmaya ne dersiniz?
Y/N: olur.
B.Jeon: alışveriş, piknik yada yapmak istediğiniz başka bir şey?
JK: evde oturup hiç bir şey yapmamayı tercih ediyorum.
Y/N: bence piknik iyi fikir.
B.Jeon: çok iyi bir yer biliyorum oraya gidebiliriz.
JK: ya anne gidin bizim bahçeye örtü serip oturun işte.
B.Jeon: ormanda.
JK: üff şimdi biriniz kaybolur falan hiç uğraşamam.
B.Jeon: oğlum ormanı bilmesen neden gideyim? Ayrıca ısız falan değil bir çok kişi oraya gidiyor.
Y/N: bence güzel olur hem ben daha önce hiç piknik yapmamıştım.
JK: gerek yok diyorum anne gerçekten uğraşamam. Artık işede gidiyorum zaten. Yorgunum.
Y/N: iyide koltuğa oturup bizi izlemekten başka bir şey yapmıyorsun ki.
B.Jeon: Jungkook zaten her gün işteyim bir tek bu gün sizinle vakit geçirebilirim.
JK: çocuk musunuz siz be!?
Y/N: asıl sen çocukluk yapıyorsun! Sanki 2 saat gelip ormanda otursa ölücek ya!
B.Jeon: Jungkook gelmek istemiyor musun sen şimdi?
JK: hayır gelmek istemiyorum.
B.Jeon: tamam o zaman biz ikimiz gideriz. Ayrıca benimde arkadaşlarım gelecek. Senin yaşlarında çocukları var belki arkadaş olursunuz?
Y/N: çok iyi olur!
JK: n-nasıl onun yaşlarında? Erkek mi??!
Y/N: o zaman birlikte yiyecek bir şeyler mi hazırlasak?
B.Jeon: ben gidip mutfakta ne var ne yok kontrol edeyim.
JK: sen mi yapacaksın? Sen?
Y/N: evet.
JK: daha geçen gün bir pasta bile yapamamıştın.
Y/N: sen işime karışmasaydın yapardım!
JK: evet evet kesin yapardın! Bıraksaydım evi yakardın sen kesin! Bana bak orada erkeklerle yan yana bile gelmeyeceksin!
Y/N: niye ya! Arkadaş edinmeye gidiyorum ben.
JK: he he git gitde seni ormanın ortasında-
Y/N: terbiyesiz! Herkes senin gibi değil! Tüm erkekleri kendinle karıştırıyorsun sanırım.
JK: görüceğiz kim haklı kim haksız. Orayada sırf senin yanıldığını görmek için geleceğim. Ayrıca seni ormanda bir yerde becerdiklerindede yardıma falan gelmem.
Y/N: senden yardım isteyen olmadı.
Eşyalarımızı toplayıp arabaya binip ormana gitmiştik. Jungkook çocuk gibi sürekli oflayıp pufluyordu. Diğerleride gelmişti bazıları geçen geceki partideki kişilerdi. Bazılarınıda hiç tanımıyordum.
B.Jeon: görüşmeyeli uzun zaman olmuştu nerelerdeydiniz?
Kadın: sende biliyorsun ki son zamanlarda sürekli yurtdışına çıkmak zorunda kalıyoruz. Daha dün geri döndük. Ah bu güzel kızda kim?
B.Jeon: ah~ sana anlattığım kız vardı ya işte o.
Y/N: memnun oldum.
Kadın: bende memnun oldum. Ah doğru oğlumda gelmişti buralardaydı. Finn!
Finn'mi? Oğlunun ismi korece değil. Kulamın dibinde duyduğum ses ile irkinmiştim.
JK: hah şimdi sıçtın. Sana buraya gelmenin iyi bir fikir olmadığını söylemiştim.
Y/N: daha çocuğu görmedim karşılaşmadık bile kendinden nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?
JK: bak bak geliyor.
Y/N:...hım~ yakışıklıymış. Belki bende ona yürürüm bilemedim.
JK: bakıcağız yürüyecek misin yoksa kaçacak mısın.
Yemeğimizi yerken bir Finn birde Jungkook'un bakışlarının arasında kalıyordum. Yiyecekmiş gibi ne bakıp bakıp duruyorlar?
(İsim bulmakta zorlanıyorum o kadınlarada isim vermeden sadece kadın demekte okuyucuların kafasını karıştırıyor ne bok yiyeceğim? Kendimden bir isim uyduracağım)
Yoon: eğer Y/N'inde geleceğini bilseydim benim kızıda getirirdim böyle yalnız olmazdı.
Chae: getirseydin iyi olurdu burda bizimle birlikte sıkılır.
Y/N: ah hayır sıkılmıyorum.
Off çok sıkıldım saçma sapan konulardan konuşuyorlar!
Finn: anne neden sıkılsın ki hem ben onunla arkadaş olurum. Çok iyi anlaşıcağımızdan eminim.
Gergin bir şekilde gülümsediğimde Jungkook'un sinirden nerdeyse patlayacağını görmüştüm. Finn yemekten sonra beni daha yakından tanımak istediğini ve ormanda yürüyüş yapmak istediğini söylemişti. Keşke Jungkook burda olsaydı kesin oda gelirdi yada ikimizin yürüyüş yapmasını engellerdi. Onunla baş başa kalmak istemiyorum. Jungkook arabadan bir kaç şey getirmek için gitmişti ve ben daha yeni tanıdığım insanlara hayır diyemiyorum.
Finn: gidelim mi?
Y/N: o-olur.
Ormanda yürürken kaybolmamak için sürekli dikkat ediyordum etrafımı sürekli dikkatlice izleyip yürüyordum.
Finn: bu taraftan gidelim mi?
Y/N: orda yol yok yani kaybolabiliriz.
Finn: merak etme ben bu ormanı çok iyi biliyorum kaybolmayız.
Y/N: yani ne gerek varki şimdi burda dümdüz yol varken oraya girip düşmeyelim dimi?
Finn: ben seni tutarım hadi gel.
Niye bu kadar ısrar ediyor anlamıyorum. Bir kaç dakika yürüdükten sonra artık ne taraftan geldik ne tarafa gidiyoruz hiç anlayamıyordum. Her şey bir birine benziyordu
Y/N: g-gidelim mi artık?
Finn: biraz daha kalalım ya ne olucak ki. Senin sevgilin varmı?
Y/N: hı hı evet evet var. B-böyle görsen kasları kafam kadar. Acayip güçlü beni tek eli ike kaldırabiliyor.
Finn: senin gibi güzel ve nazik bir kızın yanında öyle biri hiç yakışmıyor. Daha çok benim gibi biri yakışır.
Y/N: çok yakışıklı olduğundan dolayı her türlü birbirimize yakışıyoruz.
Finn: söylediklerinin tek kelimesine bile inanmadım güzelim. Bu kadar güzel olman diğerlene haksızlık olmuyor mu?
Yavaş yavaş yaklaşmaya başlayınca artık koşmanın daha mantıklı olucağını düşünüp koşmaya başladım. Benden daha hızlı koştuğunu görünce daha çok korkmaya başlamıştım. Heryer ağaç dallarıyla dolu olduğu için koşmakta daha çok zorlanıyordum. Ayağım bir dala takılınca yere düşmüştü ve anında gözlerimi tam önünde belirmişti.
Finn: hayır neden kaçtığını anlayamıyorum. Sanki daha önce yapmadığın bir şey. Söyle kaç para istersen veririm.
Yaklaşıp kolumdan tutacakken biri kolundan tutup ona vurmaya başlamıştı. Ayağa kalkıp Jungkook'u durdurmaya çalıştım çünkü biraz daha vursa adamı öldürecekti. Finn arkasına bile bakmadan kaçmaya başlayınca Jungkook sinirli bir şekilde bana bakmıştı.
Y/N: ç-çok korktum-
Jungkook'un bakışları yumuşamıştı ve yaklaşıp bana sarılmıştı. Yüzüme bakıp gözyaşlarımı silmişti birden dudaklarını dudaklarıma bastırmaya başlamıştı.....
🎬Yazar döndü😎 ... yani galiba... bilmiyorum.
En heyecanlı yerinde kestim artık bir kaç ay bekleyin yeni bölüm için.
Şaka şaka bu hafta yazmaya çalışırım by😘💜