JK: daha sert vur daha sert! Ne bu küçük çocuğa vuruyormuşsun gibi!!
Y/N: daha sert nasıl vurabilirim acaba?! Ayrıca bahçede 10 tur koşturdum şimdide gelmiş kum torbasına vuruyorum yemin ederim gücüm kalmadı yeter!
JK: yetmez. Hadi daha sert vur. Hayaletki karşında gerçekten sana zarar vermeye çalışan birisi var tüm gücünü kullanarak vur!
Tüm gücümle kum torbasına vurdum ama Jungkook hala memnun olmamış bir şekilde bana bakıyordu. Vurmaktan artık ellerim acıyordu.
Y/N: çok biliyorsan sen vur!
Jungkook attığı tek bir yumrukta kum torbası hızla sallanmaya başlamıştı. Korkmadım desem yalan olur. Ya bir gün şu kum torbasına vurduğu gibi banada vurursa? Yemin ederim yere yığılır kalırım orda. Off ne düşünüyorum ben böyle? Neden bana vursun ki?
JK: anladın mı şimdi? Benim vurduğum gibi vuracaksın.
Onun vurduğu gibi vurmaya çalıştım ama çok yorgundum ve yumrukları acımaya başlamıştı. Aşçı benim için bir bardak su getirmişti mutlulukla suyu almak için uzandığımda Jungkook suyu alıp içmişti ve bardağı aşçığa verip gitmesini söyledi. Sinirle Jungkooka bakarken o hiç bir şey olmamış gibi devam etmemi söylemişti. Bende yumruklarımı kum torbasına değil ona atmaya başladım.
JK: acıyor be napıyorsun!
Y/N: hala iyi vuramadığımı mı düşünüyorsun? İyi daha sert vurayım!
JK: aah tamam tamam! Yeterince iyisin bence. Şimdi 30 tane şınav çek sonra gidip yemek yiyelim.
Y/N: 30 ney?
JK: şınav!
Y/N: 30 şınavı ben nasıl çekebilirim acaba??!
JK: 10 tane yaptıktan sonra kısa bir ara verirsin sonra devam edersin. Hadi.
Daha 5 tanesini bile yapamıyorken 30 taneyi nasıl yapıcağım delimi ne bu? Eğilip şınav çekmeye başladım dediğim gibi 5 tane yaptıktan sonra yorulup yere uzandım.
JK: daha 5 tane yaptın niye durdun?
Y/N: çünkü yapamıyorum! Yapmazsam ne yapacaksın ha?!
JK: Y/N...
Y/N: yapmayacağım ya! Hem sırtım hala çok acıyor birde senin yüzünden 1 hafta boyunca tüm bedenim ağrıyacak! Şimdiden o acıyı hissedebiliyorum.
JK: abarttın!
Y/N: abartmıyorum!
Ağlamaklı bir ses çıkarmaya başladım ve ellerimle yüzümü kapattım. Jungkook'un yanıma yaklaştığını hissedince gerilmiştim. Ellerini sırtımda ve bacaklarımda hissedince gözlerimi açıp şaşkınlıkla bakıyordum. Birden beni kucağına alıp kalkınca düşmemek için refleks olarak boynundan tutmuştum.
JK: yemek yiyelim sonra gidip dinlenirsin.
Kucağına niye alıyorsun be sapık diye bağırasım var ama yerim çok rahat. Hem yemek masasına kadar beni kucağında taşıyor işte fena mı?
Sabah okula gitmek için kalkıp hazırlanmaya başladım.
Arabadan ineceğim sırada Jungkook'un konuşması ile durdum.
JK: okul çıkışında kapıda beni bekle tek başına bir yerlere gitmeye çalışma.
Y/N: tek başıma gelebilirim. Otobüs durağı hemen şurda zaten.
JK: otobüs ile geleceğine yürüyerek gelmeni tercih ederim. Dediğimi yap ve beni bekle anladın mı?
Y/N: tamam.
Tam gideceğim sırada kolumdan tutup durdurmuştu. Yüzümü ona döndürdüğümde parmağı ile yanağını gösteriyordu. Gösterdiği yere hafif bir tokat atıp arabadan indim.
Sınıfa girdiğimde Suna heyecanla bana el sallamıştı. Hemen gidip yanına oturmuştum.
Suna: iyi misin? Öğretmen sırtın ağrıyormuş falan dedi.
Y/N: iyim merak etme. Sırtımı bir yere çarptımda ondan gelemedim.
Suna: sırtın ağrımaya başlarsa söyle bana.
Y/N: yok yok iyileşti sayılır zaten.
Suna: tamam sen şimdi bana telefon numaranı ver lazım olur.
Telefonumu çıkarıp ona uzatmıştım. Telefonumu geri verdiğinde saate baktım dersin başlamasınada az kaldı ama benim çok tuvaletim vardı.
Y/N: unnie benim acilen tuvalete gitmem gerekiyor. Eğer gecikirsem öğretmene söylersin.
Suna: tamam. Öğretmen zaten hep gecikiyor merak etme.
Sınıftan çıkıp koşarak tuvalete gitmiştim. Çıktıktan sonra hızla sınıfa doğru giderken gördüğüm kişi ile şoka girmiştim. Onun burada ne işi var?
🎬cut🎬
Çok gecikti bu sefer🥺
Kendimi pek iyi hissetmiyorum bu aralar üzgünüm.
💜🐰💜