2. Bölüm "Destina"

2.8K 233 178
                                    

Sertap Erener / Tesadüf aşk


◼🗝


Umut, bize bir şeyleri hatta her şeyi yaptıracak sihirli kelimeydi, benim hayatımda da oldukça yeri büyüktü.

Çünkü.

Beni hayata bağlayan şey umuttu.

Benim umudum.

Hayata karşı umudun kalmadığında, boşluğa sürükleniyorsun, boşluk seni intiharı bir seçenek hale getiriyor ama hayatımda ne yaşarsam yaşayım intiharı hiç düşünmedim. Benim için en iyi kaçış yolu olsa da ben kaçmak yerine savaşmayı tercih ettim.

Kendi yolumda savaşmayı tercih ettim.

Hem benim ailem vardı.

Olmayan ailem...

Ailemle zamanı geldiğinde yine beraber olacaktık, inanıyordum. Babam benim, annem benim, ailem canım ailem sadece beş yıllık ailem.

Ne kadar da kolaydı bazı şeyler ama bu birimde hiçbir şey göründüğü gibi ve kolay değildi.

Kulağımı dolduran soğuk ve buraya isteksiz, mecbur kalmış ses tonu düşüncelere itmişti. Bizden biri olmayan birin, neden bizden biri olmaya çalışıyordu.

Hayır, bizden biri olmaya çalışmayacaktı biz onun için belki de hep karşı taraf olacak kalacaktık.

Tanışma faslı bir şekilde bittiğinde, benim hiç konuşmamamı takmamıştı, sorgulamamıştı bu benim için çok iyi bir şeydi. Yağız Han Saraçoğlu masanın başına, Müdürün tam karşısına, Ömer Karasu ve Savaş Keskiner, Yağız Han Saraçoğlu'nun sağ ve solunda oturdular. Birer boşluklarla Müdür başa, sağ ben, sola Akif Bey yerini aldı.

Yerlerimizde yer aldığımızda bundan sonra nelere olacağını kestirmek güçtü. Kısa bir sessizliğin ardından Yağız Han Saraçoğlu, soğuk ve otoriter sesiyle söze girdi. "Ekibin tamamı ile tanışmak isterim." dedi, bu bir rica değil emirdi.

Müdür Bey'in gözünde ne kadar değerli olduğu anlaşılıyordu. Bu yüzden alttan alarak. "Tabii ki tanışırsınız ama şuan kısa bir görevdeler, dediğim gibi Lavin Hanım sizi her detaydan haberdar edecek." dediğinde Müdür Bey, Yağız Han Saraçoğlu'nun bakışlarını kısa bir an üstümde hissetim.

Haberdar etmek adı altında verilen görevi yapmak istemiyordum. Alışmış olduğum bir düzenim vardı ve şimdi o düzeni bozmak beni rahatsız ediyordu. Bunu yapmak istemem bir kenara, fedakârlık yapamam gerektiğini biliyordum. Çünkü bilginin dışarı sızma olasılığı ve en önemlisi benim kimliğim için bunu yapmak zorundayım.

"Lavin Hanım." dedi Yağız Han, daha deminkinin aksine daha yumuşak bir sesle, bana seslenmesiyle yerimde rahatsızca kıpırdadım.

Gergindim ama asla yüzüme yansıtmıyordum, maskem ve ben mutluyduk. "Efendim, Yağız Bey." dedim yüzüne hiç bakmadan, gözlerim önümdeki dosyalarla ve bilgisayar arasında gidip gelirken.

Ellerini masanın üstüne koyduğunu gözümün ucuyla gördüğümde, bunu dikkat çekmek amacıyla yaptığını biliyordum. "Bilgilendirin o zaman." dedi Yağız Han, daha demin yumuşak çıkan sesine zıt, gözlerine bakmadığım için duygu barındıramayan soğuk sesiyle çıkmıştı dudaklarının arasından kelimeler.

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin