15. Bölüm: İhanetin Küflü Yüzü.

431 177 132
                                    

Selam ben geldim.

Oy vermeyi unutmayın, lütfen bana destek olun.

Fotoğrafı çok beğendim o yüzden koydum.

♠️

Bazı insanlar doğuştan hayatın gerisinde kalırdı. Elimizde olmayan sebeplerden dolayı çektiğimiz acıların hiçbir şekilde telafisi olmazdı. Bu masum bebeğin de hayatı maalesef bu denli ilerlemişti.

Annemizi ve babamızı seçemiyorduk. Seçemezdik. Çünkü Tanrı bir yerden verirken, diğer yerden elimizi kolumuzu bağlıyordu.

Gözlerim sürekli kusursuz yaratılan minik yüzünde gezintiye çıkıyordu. Bir yatağı olmadığı için onu aramıza yatırmıştık. Brand, tıpkı benim ona baktığım gibi aşkla bakıyordu minik bebeğe. Kaslı pazusunun üzerine kafasını koyarak aramıza yatırdığımız bebeği izliyordu.

Gözlerim bebeğin üzerinden onu buldu."Çok güzel uyuyor öyle değil mi?" diye sordum. Bakışları bana kaydı, uzunca yüzümde gezindikten sonra gülümsedi.

"Evet, tıpkı senin gibi." sesinde mahmurluk yatıyordu. Uykusunun olduğu aşikardı fakat ikimizde dilimize lal olan sözcükler yüzünden uyuyamıyorduk. Kalbimin, göğüs kafesime heyecanla vurduğu yumruktan sonra kendimi toparladım. "Uyurken beni mi izliyorsun?"

"Yan yana uyuyoruz, güzelim. Tabi izliyorum." gülümsemeye devam ederken, aramızda uyuyan minik bedenin üzerinden elini bana uzattı.

İşaret parmağının ters tarafını yanaklarımda gezdirmeye başladı. Yüzüme pompalanan ısının git gide arttığını fark ettim. "Seni izlemek öylesine güzel ki, özenle yaratılmışsın. Kusursuz ve narin hallerini izlemek bana zevk veriyor."

"Yapma şunu heyecandan elimi ayağımı oynatayacağım ve bebek uyanacak." dedim, fısıltıyla. Gülümsemesi hafif sesler eşliğinde kahkahaya döndü.

"Oynatsan fena olmazdı hani." dedi, imayla. Her geçen gün terbiyesizleşiyordu. Dirseklerini yatağa iyice sabitledikten sonra bebeğin üzerinden bana doğru eğildi. Bedeni bana öylesine yakındı ki, hızlı aldığım nefesimin sıcaklığını yüzünde hissettiğine emindim.

"Hatta oynatabilirsin," dedi. "Bunu görmeye değer." yanlara doğru kıvrılan dolgun dudaklarını ay ışığının camdan içeriye süzülmesiyle fark ettim. Bedenimi ona doğru döndürürken, büyümeye devam eden karnımdan dolayı biraz zorlanmıştım. Elimi yüzüne, yanaklarına koydum. Yeni çıkmaya başlayan sakalları avcumun içini gıdıklıyordu. Saçlarının dağınıklığı onu olduğundan daha çekici kılıyordu.

"Sen iyice terbiyesiz oldun, Brand." kafasını geriye atarak sessiz ama coşkulu bir kahkaha attı. Tekrar bana baktığında, yüzlerimizi birbirine daha çok yaşlaştırıp burnunu burnuma sürttü.
"Ne olmuş terbiyesizleştiysem? Sevdiğim kadına güzel konuşuyorum işte."

Sevdiğim kadına..

Beni seviyordu. Beni öylesine çok seviyordu ki, Tyler'ın bana çocukluğumdan beri hissettiremediği sevgiyi, Brand bana tanıştığımız kısacık zaman diliminde fazlasıyla hissettiriyordu. Burnunu hareket ettirdiğinde, daldığımı fark ederek gülümsedim. "Terbiyesiz konuşarak yapıyorsun bunu ama."

"Hayır. Terbiyesiz güzel konuşarak iltifat ediyorum sana. Ve emin ol güzelim, çok daha fazlasını hak ediyorsun." yanaklarım al al olurken, gülme sırası bana gelmişti. Kollarımı boynuna doladıktan sonra başımı kaldırıp dudaklarımı kulağına yaklaştırdım.

"Hım, demek daha fazlasını hak ediyorum. Nasıl mesela?" diye sordum. Yüzüne döndüğümde, alınlarımızı birleştirdi. Tek kaşı havalandı "Birilerinin canı fazla ilgi aşeriyor sanırım." dedi, muzip bir tavırla. Kokusunu içime bir ihtiyaç edasıyla bolca çektim.

KAN MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin