Selam herkese.
İlk bölümleri düzenlemeye alacağım güzellerim. Ama kurgu üzerine bir düzenleme değil, yalnızca yazım hatası noktalama vs üzerine düzenleme olacak. Çünkü fark ettim ki, ilk bölümlerle son bölümlerimin arasında dağ kadar fark var. İlk bölümlerim gözümü kanatıyor slödfllsmfkf
Neyse haberiniz olsun istedim. Sizi seviyorum❤️
♠️
"Bana benden gidemeyeceğin dünyayı söyle."
Aylar geçmişcesine bir kırgınlık yaşıyordum üzerimde. Sanki aylardan beri buradayım ve günümün her saniyesi bıçak olup sırtıma saplanıyor gibi. Annemin hayatını öğrenmeyi her şeyden çok isterken, öğrendiğime pişman olmam hayatın bana yaptığı en büyük adaletsizlikti. Burada geçireceğim günlerim neredeyse tükenmek üzereydi. Yatağımda oturup tüm bunları düşünürken acı bir tebessüm ettim.
Acıyı omzuma yerleştirip kendi bildiğim yola geri dönecektim..
Dostlarımı çok özlediğimi fark ettim. Dalga geçmekten kendini alıkoyamayan Darrel, Garvin, Chris üçlüsünü, sinirinden delirecek raddeye gelmesine rağmen kalabindeki merhameti gün yüzüne çıkaran Archer'ı, tatlı dili ve güler yüzlülüğü ile olmayan kız kardeş duygumu bastıran Sarah'ı, hemen hemen hepsini özlemiştim.
Bir de burada kazandığım bir diğer kız kardeşim Erin vardı. Belli etmesede bana gösterdiği tavrından beni sevdiğini sezebiliyordum.
Kapı ağır bir yavaşlıkla açıldı ve ardından sevdiğim adam içeri kendine has kokusunun ağırlığıyla girdi. Donuk bakışlarım ona kaydığında, bana doğru yaklaşıyor oluşunu seyrettim öylece. Gitmek istiyorum yoruldum desem her şeyi bir çırpıda geri bırakıp beni bu bataklıktan çıkarırdı emindim. Onu bu bataklığa sokan ben olmuşken, bizi bu bataklıktan çıkaracak güce sahip kişi oydu. Tek sığınağım, tek yolumdu.
"Neyi düşünüyorsun?" diye sordu ince bir sesle. Parmağı koluma dokunurken yatağımın yan tarafı çoktan içine çökmüş, Brand kendini yanı başımda hissettirmişti. Başımı ona doğru çevirdim ve gözlerine uzunca baktım. Pür dikkat yüzümü inceliyordu düşünceli ifadesiyle. Omuzlarımı silkerken, "Hiç" diye mırıldandım. Hayattan bezmiş bir ifadeye bürünmek istemiyordum ama aklımda binbir türlü tilki volta atıyordu.
Alnının sıcaklığını yanağımda hissettim,"Söyle bana" diye yakındı sıcacık sesiyle. "En sevmediğim şeyi yapıyorsun." başımı biraz geriye attığımda, kafası boşluğa düşmeden kaldırıp bana bakmaya devam etti.
"Neyi?" diye sordum aniden. Beni böyle sahipleniyor olmasını duymak, bunca hengamenin arasında ruhumu sıcacık tutuyordu. Dudaklarını birbirine sıkıca bastırırken, devrilemeyecek kadar kararlı olan bakışlarını benden ayırmadı. Kaşları hafifçe havaya kalktığında, dudakları nihayet aralanmıştı, "Benden kaçışını sevmiyorum. Şu sikik dünyanın seni üzmesini ve senin bana bunları anlatamıyor olmanı sevmiyorum, güzelim." ifadesi öyle çok samimiydi ki, yüzüme bakarken, gözleri bir an olsun titremedi. Benimle net konuştuğu anlardan bir sahne yine karşımdaydı.
"Tek sorun bu dünya değil, canımı sıkan birçok şey var."
Bakışlarımı kucağımda birleştirip oynadığım parmaklarıma dikmiştim. Yelkovan nasıl akrebin peşinde dönüyorsa, dertlerde benim peşimde dolanıyordu. Bir saniyem diğer saniyemi kovalamaya yetmiyordu sanki. Bunca zaman diliminin arasında sürekli sıkışıp kalmaktan öylesine yılmıştım ki, nefes aldığımda zihnime batan iğnelerin çokluğuna bile aldırış etmiyordum. Parmakları çenemi kavradığında, vücuduma akan ürpertiyle ona dönmeme izin vermeden benden önce davranıp kendisine doğru kaldırdı başımı. Elinin hareketi sabitti. Çenemi bir milim olsun oynatmadı parmakları.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN MAVİSİ
ParanormalneMumun içinde eriyen bedenlerdik. Mumun üzerinden gökyüzüne dağılan ince dumanında bir parça bizden vardı ve gökyüzünde ruhlarımızla raks ediyordu tenimiz. Tek bir farkla. Ruhumuz... Hatta bedenlerimiz bile birbirine saplı şekilde dans ederken, zihni...