Bu kitabı on beş yıllık hayatım boyunca beni anlamayan,bunun için çabalamayan insanlar ve benim gibi anlaşılmayı bekleyen çocuklar için adıyorum...
“Bir annenin kolları şefkatten yapılmıştır ve bu yüzden çocuklar kollarında usulca uyur.”
- Victor Hugo
"Allah'ın belası şu çocuğu da al git bu evden!"
"O senin kanından,canından. Nasıl böyle konuşursun?"
Sekiz yaşımdaydım. Babam, anneme şiddet uyguladığında, hiçbir şey yapamıyordum. Bana düşen,duvara yaslanıp ağlamaktı...
İşte o gün tanıştım kafamdaki üç kişiyle;şeytan, boşluk ve küçük.Şeytan, annemin dahil herkesin kötü ve yalancı olduğunu söylerken. Boşluk sadece susuyor küçük ise benimle birlikte ağlıyordu.
Şeytan, o geceden sonra hayatımın her köşesinde ortaya çıktı. Öğretmenlerimi, arkadaşlarımı herkesi şeytana benzetmeye başladım.Geceleri ise beni sürekli korkutuyor, kulakları sağır eden bir sesle bana bağırıyordu.
Babam, anneme zarar verirken bende sadece oturup ağlardım. Çünkü;biliyordum ki onu engellemeye kalksam bana da vuracaktı. Saatler sonra, annem makyaj yaparak odama geldi. Yaraları çok belliydi. Sağ gözü şişmiş, alt dudağı kanamış, alnı morarmıştı.
"keşke bir süper gücüm olsa, sarabilsem yaralarını."
Annem dolu gözlerle bana baktı. "Onun dediği hiç bir şey doğru değil, lütfen ona inanma."
Başımı salladım. Annem saçlarımı okşadı. "aksine sen Allah'ın bir lütfusun."
O sırada biri kulağıma fısıldadı. 'sana yalan söylüyor.' Annemin yanında beliren şeyle gözlerimi fal taşı gibi açmam bir olmuştu. Nasıl olurdu? Daha az önce yanımdaymış gibi fısıldıyordu.
Parmağımla annemin yanında belirmiş olan ve daha henüz adını bilmediğim varlığı gösterdim. Annem,şaşkınlıkla neyden korktuğumu soruyordu. Simsiyah vücudu ve gözleri bembeyaz olan bir varlık, annemin yqnına oturmuş bana bakıyordu.
Bense;"bir şey yok, kötü bir hayal gördüm sadece." diye cevap verdim.
"Ha, boş ver o zaman. Bir şey istersen ben mutfaktayım."
"Tamam"
Annemin gitmesini bekledikten sonra onunla, daha doğrusu kim olduğunu bilmediğim korkunç varlıkla yüzleşmeye karar verdim. Annem gitsede o gitmemişti.
"Sen kimsin?"
"Sanırım beni tanımıyorsun ufaklık. Ben şeytan, artık hayatının her döneminde yanında olacağım. Sen, benim her istediğim şeyi yapacaksın. Bende seni mutlu edeceğim."
Hayır anlamında başımı salladım. "Ben senin oyuncağın değilim!"
Anımda boğazıma yapıştı. Nefes alamıyordum, boğuluyordum.
"Tamam, bırak beni. Ne istiyorsan yapacağım. Ne olursun beni bırak!"
Beni bıraktı ve gözden kayboldu. O gittikten sonra yüzünü göremediğim ama sesinden genç bir kız olduğunu anlayabildiğim biri geldi."Merhaba, ben Boşluk." dedi bir fısıltıyla. Ve ekledi;
"Şeytan, hep böyledir. Korkutur, zarar verir. Lâkin biz varız."
Kaşlarım çatıldı. "Biz derken?"
"Yani ben ve Küçük."
Tam o sırada yanımda siyah saçlı, kireç gibi ten renkli ve tamamen siyah gözleri olan. Üstünde ise beyaz bir elbise ve siyah ayakkabı olan bir kız çocuğu belirdi. Hiç konuşmadı, sadece gözümdeki yaşları sildi ve ağladı.
Şeytan tekrar gelmişti. Boşluk ve küçük onu engellemeye çalışsalar da başarılı olamadılar.
"Onları öldüreceksin!"
"Yardım edinnnn!"
Öyle bir bağırmıştım ki sesimi annem bile duymuştu.
"Ne oldu?" dedi alelacele odama girerek.
"K-kâbus gördüm."
Bana sarıldı. O sırada şeytan hâlâ bizi izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levlâ'nın Hikâyesi Sarı Kurdeleli Kız
ChickLitLevlâ küçüklüğünden beri ailesiyle büyük sorunları olan bir kızdır. Babası tarafından sürekli şiddet gören Levlâ,sekiz yaşına geldiğinde zihninde üç kişi belirir:şeytan,küçük ve boşluk. Şeytan ve babası ona hayatı zindan ederken büyüyünce artık onl...