Bölüm 1

5.1K 183 47
                                    

Ben size kendi hikayemi anlatmak istiyorum. Tüm varlığımla aşkımı, masumiyetimi, mutluluğumu, üzüntümü, kederimi ve en çokta ona duyduğum inançtan bahsetmek istiyorum.

Evet bu benim hikayemdi. O ise benim bu hikayemde aşkım, yaşama sevincim, mutluluğum ve en çokta hayal kırıklığım olmuştu.

Hayatın size neler getireceğini kimse bilemezdi ama bu kadarını hiç tahmin etmemiştim.

Ben Zeynep Tuana. Ve.. bu benim hikayem. Tüm saflığı ile size anlatacağım.

O, Bekir. İlk gördüğümden beri kalbimin atışlarını değiştiren, ondan uzak durmaya çabalamama rağmen bana kendini hızlıca yaklaştıran bu adamın beni nasıl kandırdığını ve duygularımla nasıl oynadığını benim ağzımdan okumanızı istiyorum.

***

Tüm ağaçların yeşilin her türlü tonuyla dans ettiği bu görkemli göl kenarı Ankara' nın en güzel doğasına sahip Eymir gölüne aitti. Kızlarla son kez burada buluşalım ve burada vedalaşalım diye karar vermiştik. Bir kaç gün önce mezun olduğumuz ve içimizden sadece biri hariç hepsi memleketlerine döneceği için kendi aramızda güzel unutulmayacak bir anı bırakarak ayrılmak istemiştik.

Sema benim en iyi arkadaşım Bursa' dan, Duygu Manisa' dan bu şehre okumaya gelmişlerdi. Ayşe onun ağzı ile onu konuşursam Ben Angaralıyım kızım derdi bana hep. Ben ise Mersin' den gelmiştim dört yıl önce bu şehire.

İlk zamanlar nasıl da bocalamıştım. Korkmuştum. Evet benim vatanımda başka bir şehirde okuyacaktım ama ben bilmezdim ki öyle başka yurt falan. Tek bildiğim yer baba ocağımdı. Babam Ankara Üniversitesi Edebiyat bölümünü kazandığımı öğrenince çok sevinmişti. Oku kızım demişti. Rabb' im bize "OKU" diye emretmiyor muydu?

Babam imamdı. Mersinde bir camide imamlık yapardı. Annem ev hanımıydı. Aslen Balıkesirliydik ama nasıl olmuşsa yolumuz Mersin' e düşmüştü. Bir de ablam vardı, Tuba. Ayrıca güzeller güzeli ela gözlü ahu gibi iki yaşındaki yeğenim Esma. En çokta onu özlüyordum.

"Sen ne zaman gideceksin" dedi Sema üzüntülü bir ifadeyle.

"Yarın sabah yola çıkacağım Allah' ın izniyle" dedim

"Bitti arkadaşlar bir daha ya nasip ne zaman böyle bir araya geliriz Allah bilir" dedi Ayşe

Haklıydı. Artık ayrılıyorduk. Koskoca dört yılı bitirmiştik. Hepimiz edebiyat öğretmenliği lisansımızı başarıyla almış geleceğin bize sunacağı hayatlara adım atıyorduk.

Sema nişanlı sayılırdı büyük olasılıkla yakında düğün olurdu. Bursa' nın zengin kumaş tüccarının oğlu ile altı ay önce görücü usulü ile tanışıp nişan yapmışlardı. Ayşe' nin zaten sevgilisi vardı. Duygu aramızdaki inek tipli öğrenci desem tam ona yakışır olurdu. O bizim filozofumuzdu. Peki ya ben?

Beni sorarsanız ben kendi kendine dünya da dolaşan hep yalnız olmuş, bu zamana kadar kalbime kimse dokunmamış bir nilüfer çiçeği gibiydim. Onlar anlatırken hep dinler ama hiçbir zaman bu konularda anlatılacak bir şeyi olmayan kişiydim. Hayat o kadar garip ki, şimdi de anlatacağım o kadar çok şey varken nasıl anlatabilirim diye düşünüyorum.

2012 yılı Haziran ayının son gününün akşamı kızlarla sarılarak ayrıldık. Hepimizin gözleri yaşlıydı. Yurtta son gecemdi ve ertesi gün yolcuydum.

Ve.. bu yolculuk bana kapısını açarken, ilk başlarda yüzüme gülmüştü ama zaman geçtikçe kalbime hiç acımadığını öğrendim.

***

Ayrılmaz bir bütün haline geldiğimiz, beni hiç yalnız bırakmayan kahverengi bavulumu aldım otobüsün muavininden ve birkaç adım ötede bulunan taksiye binip evimin yolumu tuttum. Annem ile babamı bir aç gün önce görmüştüm. Mezuniyet kep törenime gelmişlerdi ama yine de onları özlemiştim. Artık hep beraberdik.

BEKİR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin