"Kendinden güçlü birine diz çöktürmenin inkar edilemeyecek kadar hoş bir tarafı var."
Yakın çevresi dışında kimsenin bilmediği bir geçmişle parçalanan, genç yaşına rağmen yükselmeyi başarabilmiş Mimarlık profesörü, kapalı kutu Kim Seokjin.
Asla us...
not: bir önceki kadar karanlık bir smut değil ama hoseok'un gülüşü kadar da aydınlık değil, her şey karşılıklı ama o "karşılığa" gidene kadar geçen süreç biraz sancılıydı. yazmam uzun sürdü, saat şu an dört buçuk ve ben uyumak istiyorum ve size de iyi okumalar!! ^^
"THE FALL"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Seokjin yalnız birisiydi.
Sebebi kendisiydi; kendi hataları, kendi günahı, kendi geçmişiydi.
Lisenin sonuna kadar oldukça sosyal biri olmuştu –sürekli gülmüş, gezmiş, arkadaşlarıyla eğlenerek bazen derslerini asmıştı. Hoseok en yakın lise arkadaşıydı, o zamandan beri Jeon Malikanesi'ne attığı adımları hatırlıyordu.
Hoseokla yaptıkları şeyleri de hatırlıyordu.
Tabii, bunların hepsini geçmişte bırakmışlardı. İkili başka şehirde aynı üniversiteyi kazanınca aynı yurda çıkma hayalleriyle dolmuşlardı. Hoseok ne kadar yürüyen bir güneş ışığı olsa da ailesiyle arası iyi değildi, bu sırrı bilen nadir kişilerden biriydi Seokjin. Üniversitede Namjoon ve Yoongi ile tanışmışlar; işletme okuyan Namjoon ve Sanat Tarihi okuyan Yoongi'yle bir şekilde yolları karşılaşmıştı.
