21. Bölüm: "The Crisis"

3.8K 216 286
                                    


yn: yeni yıla özel +6k'lık bir bölüm yazdım...! (ノ◕ヮ◕)ノ*:・゚✧ iyi okumalar ve mutlu yıllar~



"THE CRISIS"

"THE CRISIS"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Beklemek sıkıcıydı; Jungkook her zaman aceleci biri olmuştu. Çocukken annesi ona akşam yemeğinin yarım saate hazır olacağını söylediğinde mızmızlanarak ağlardı, bir an önce istediği şeye kavuşmak isterdi. Hoseok hyungu ona dedesinin aldığı arabayı sürebilmek için büyümesi gerektiğini söylediğinde oturup bir gün boyunca ağlamış, ardından arabasının yanından asla ayrılmamıştı.

Arabası. Jungkook'un arabası.

Jungkook her zaman sahiplenen biri de olmuştu; aceleci, kontrolcü, işler istediği gibi gitmeyince öfkeye başvuran, sinirli ve yine de, yine de yaptığı her şeye rağmen masum biri.

Masum.

Kelime eğretiydi ama eğer cennet ve cehennem kavramları gerçekse ve bunların kapısını tutan biri varsa; Jungkook'un gözlerine baktığında zarar vermeye niyeti olmayan biriyle karşı karşıya olduğunu anlardı. Hoş, yine de gideceği taraf günahkarlara ait olurdu –Jungkook zaten masumluğu istemiyordu. Ama biri onun gözlerine baksa ve içinde galaksileri görse, o gözlerin dışında sadece kendine karşı beslenen bir öfke ve isteğinin yapılmamasının getirdiği çocuksu bir kızgınlık görürdü.

Jungkook çocuk değildi, etrafındaki herkes ona çocukmuş gibi hitap etse dahi değildi ama tıpkı küçük çocuklar gibi, yaptıklarının sonuçlarını göremeyecek kadar bilinçsizdi. Bir günah işliyorsa domino taşları gibi devamının gelebileceğini, yaptığı şeylerin insanları tetikleyebileceğini bilmiyordu. Dünyadaki tüm kötülükleri yapıp hiçbir azarlamaya, cezaya, sorgulamaya maruz kalmadan yaptıklarından kaçmak istiyordu. Yaramaz olmak istiyordu ama annesi malikanenin içinde top oynamayı yasaklamasına rağmen top oynadığında ve evin içinde Tanrı bilir kaç bin dolar tutan vazoyu kırdığında cezalandırılmak istemiyordu. Başka bir çocukta kendinde olmayan bir oyuncağı gördüğünde gözlerinden çocuksu öfkeler saçarak o oyuncağı ondan almak ve kendinin yapmak istiyordu ama çocuğun ailesinin gelip ona kızmasını istemiyordu. Okulda yapılmaması gereken şeyler yapıp asi olmak istiyordu ama yakalandığı zaman atılmak istemiyordu –ilk önce işletme ve ardından endüstri mühendisliği.

Şimdi sırada mimarlık vardı; aile mirasında hala hak sahibi olmak istiyorsa atılmadan, usulca mezun olması gereken bölüm. Mimarlık dersinde Profesörüyle alay etmek istiyordu; siktir, adamı parçalamak istiyordu. Her açıdan. Mahvetmek. Yok etmek. Ellerinin altında un ufak etmek ve kendi adını söyleyemeyecek hale gelene kadar altında inletmek. Zihnindeki tüm düşünceleri bir bir alıp sonrasında, canı isterse, geri vermek. Ona dokunduğu zaman adamın dokunuşu altında erimesini istiyordu. İtaate zorlamak. Dizlerine çöktürmek. Saçlarından tutup kafasını kaldırdığında o gözlerdeki alevleri görmek; adamın onun için yandığını görmek istiyordu.

Mr. Jeon ⇸ JinkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin