"THE BLUE"
Melodinin inişli çıkışlı ama yine da sakinliğini koruyan tınısı mumlarla aydınlatılmış odada çınlıyordu; Seokjin yataktaydı, ellerini bacaklarının arasına kıstırmış, kapanmak için yalvaran gözlerine rağmen boşluğa bakmaya devam ediyordu. Gözleri odada olsa dahi aklı kesinlikle dört duvarın ötesindeydi. Yaşlar yüzünün bir tarafına akıyor, koyu gri yastık kılıfını ıslatıyordu. Oturup içli içli ağlamak isterdi ama büyük ihtimalle gözlerinde akacak yaşlar kalmamıştı, yıllar öncesinde hepsini tükettiğini düşünüyordu.
Jimin ölünce.
Yaşlar da onunla birlikte ölmüştü; Seokjin sarsılarak son kez teslim olmuş ve ardından hayatının çöküşe sürüklenmesine izin vermişti, bir çığ gibi büyüye büyüye mahvolmuş, en sonunda dibi görerek patlamıştı. Ondan sonra gelen her şey artçıydı; o çöküşün sarsıntılarıydı.
Vücudu sızladı. Kalçası ağrıyordu ve Seokjin karnında yumruk gibi bir şey hissediyordu. Gözyaşı yeniden yastığa aktı, zihninden usul düşünceler geçerken araya dudaklarının altında ben olan bir oğlan kaydı. Bu sefer akan yaşları diliyle temizleyecek bir Jungkook yoktu yanında.
Seokjin kendi düşüncelerinin kaymaması gereken şeylere kaydığını fark ettiğinde gözlerini kapattı; kış ayında oluşlarının etkisiyle kenara koyduğu battaniyeyi alıp üzerine örttü. Yatağın iki tarafında, sırf onu ısıtsın ve yalnızlığını güzel kokusuyla alabilsin diye yaktığı mumlar duruyordu . Öne uzanıp üfleyecek gücü bile kendine bulamadı, sessizce yatağında uzandı.
Telefonunda açtığı melodi bitip yeniden başa sardı.
^
altı yıl önce
"Her şeyi yaparım. Chan'i benden almayın, nolur, yalvarıyorum. Ne olur, her şeyi yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Jeon ⇸ Jinkook
Fanfic"Kendinden güçlü birine diz çöktürmenin inkar edilemeyecek kadar hoş bir tarafı var." Yakın çevresi dışında kimsenin bilmediği bir geçmişle parçalanan, genç yaşına rağmen yükselmeyi başarabilmiş Mimarlık profesörü, kapalı kutu Kim Seokjin. Asla us...