Yaratık onlara iyice yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı ve sonunda bir darbe arkası dönük olan dağcıya vurdu. Öbürüne de vuracaktı ki o dağcı ondan daha hızlı davranarak oradan uzaklaştı. Bu arada arkadaşı gözlerinin önünde katledildikten sonra tamamen dili tutuldu.
Sağa doğru kaçan dağcı uçurumdan aşağıya inemeyeceğini anlayınca çaresizce geri döndü.
Dili tutulan dağcı çaresizce sağa sola gidiyor, yaratıktan nasıl kurtulabilirim diye çare arıyordu. O çare ararken sağ kalan diğer dağcı da sık ağaçlıkların oraya gelmiş saf saf etrafına bakınıyordu, arkasından yaklaşan tehlikeyi göremeden.
Yaratık, dağcıyı elinden kaçırınca kızgınlığı iyice artmıştı. Bu yüzden de önüne gelen her şeyi paramparça ediyordu.
O yaratık önüne gelen her şeyi parça parça edip ilerlerken dağcıların ayak izlerini buldu. Onları bulur bulmaz etrafı kokladı. Avlarının kokusu çok yakınlardan geliyordu.
Avlarının kokusunu alır almaz burnunu dikleştirerek kurt gibi uludu. Ardından onlara doğru ilerledi. Biri arkası dönük bir şekilde etrafına bakınıyordu.
Arkası dönük avına doğru iyice yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. Bir adım mesafe kala o kocam elini kaldırdı ve hızlı bir şekilde avına vurdu. İşi bittiğinde avı cansız bir şekilde yerde yatıyordu.
Bütün bunlar dili tutulmuş dağcının gözlerinin önünde olmuş ve dağa çıkan dağcılardan sadece o kalmıştı. O da neredeyse görüp şahit oldukları şeylerden dolayı aklını kaçırmak üzereydi.
Son kalan dağcı delirmiş gibi hareket ede ede dağa çıktıkları yere geldi. Oradan aşağıya doğru baktı. Aşağısı yukarıdan göründüğü gibi değildi. Dehşet verici bir görüntüsü vardı. Önünde dehşet verici bir uçurum arkada da ne olduğu belli olmayan bir varlık vardı. Bundan dolayı artık yaşama ümidi kalmamıştı o dağcının. Bu yüzden iki ölümden birini seçmesi gerekiyordu. Ya o varlığın elinde ölecek ya da kendini boşluğa bırakacaktı. O da ikinci tercihi seçti ve kendini boşluğa bıraktı.
Ertesi gün o yaşlı adam çıkageldi. Dağcıyı saçı başı dağınık bir şekilde yerde yatarken gördü. Yere eğildi ve nabzını kontrol etti. O dağcının nabzı atmıyordu. Ayrıca vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar vardı.
O yaşlı adam gözü yaşlı bir şekilde dağcıya baktı. Ardından kafasını dağa doğru çevirerek:
'Anne! Sen neye dönüştün böyle' dedi, gözleri kocaman açılmış bir şekilde.