Köyün Sırları

117 81 24
                                    

19.06.2015

Okul tatil olmuştu, herkes bilir ne kadar heyecanlı olduğunu. Tatil planımız vardı bu yaz çok güzel geçecekti.

Babam son eşyayı da çantaya koyduktan sonra hain bir gülümsemeyle anneme bakıp, bunları taşıyacak kişi çok yorulacak dedi.

– Aman! anne o çantayı ben taşıyacağım lütfen çok ağır yapma, dedim.

Herkes birbirine bakıp güldü tatilin güzel geçeceği hepimizin yüzünden belliydi.

Tam evden çıkacakken babama telefon geldi.

Telefonu açtıktan sonra yüzü asıldı gözleri doldu, babaannem ölmüştü. Bu duruma ne kadar üzülsem de, ninemi fazla görmediğimden benim için tatilin iptal olma üzüntüsü daha ağır basmıştı.

Hemen köyümüze bilet alıp yola koyulduk, içimden hiç bir şeyin yolunda gitmeyeceği hakkında bir düşünce vardı.

Köye vardığımızda içime bir ürperti, bastı köy çok ürkütücü gözüküyordu. Eskiden böyle değildi burası, çok güzel bir yerdi ama sanırım baraj yapılacağı için bazı evler yıkılmıştı, bir taraftan da devam eden baraj inşaatı yarıda kesilmişti.

İşçilerin kafayı sıyırması ve ortadan kaybolması, inşaatı yarıda durdurma kararı almalarına sebep olmuştu.

Dedem ve ninem de evleri yıkılamadığı için köyde kalmaya devam etmişlerdi, köyde en fazla 6 veya 7 ev sağlam kalmıştı, köyde çok az kişi yaşıyordu artık. Dedemlerin arka bahçesinde kurumuş çok kötü kokan bir kuyu vardı bu çok rahatsız ediyordu ama alışmalıydım, evinin önünde ise dedemin arabası vardı sanırım o araba ile şehre gidip gelebilecektik.

Cenaze işleri bittikten sonra babamla annem yazı burda geçirmeye karar vermişlerdi.

Annemle babam biz şehre iniyoruz gelmemiz 4-5 saati bulur deyip gittiler.

Dedemin yanına gittim,

– Dede sen de güzel vardır anlatır mısın zaman çabuk geçsin.

Dedem kabul etti ve yanına oturmamı söyledi ve başladı anlatmaya.

– Söylenenlere göre bu köy 100 yıl kadar öncesi şerlilere aitmiş burda yaşarlarmış ama eski yerliler yerleşim yeri kurmak için onlarla bir anlaşma yapmışlar.

Anlaşma şöyleymiş her 1 yılda bir yeni doğmuş bir bebek onlara adak edilecekmiş.

Bu anlaşmayı 10 sene devam ettirmişler, ama en sonunda yerliler bunun canilik olduğunu söylemişler ve bu geleneği devam ettirmemişler.

Ondan sonra adak almayan şerliler kendi isteklerine göre insan kaçırmışlar ve deli etmişler.

Köy ilk başta yüksek nüfusluymuş ama kaybolanlar, deli olanlar, korkudan göç edenler derken, köy 100 yılın sonunda olduğumuz noktaya geldi.

Ama bu bir olduğu için biz inanmıyorduk. Kaçırılan ve deli olanların başka bir sebepten dolayı bu noktaya geldiğine inandık.

Sonra dedem anlatmaya devam ederken şöyle dedi;

– Sana bir şey söyleyeceğim ama sakın ailene söyleme deli olduğumu düşünürler.

Heyecanlı ve korkmuş bir şekilde yutkunarak kafamı salladım. Dedem devam etti.

– Bence nineni de onlar götürdü cenazede bir tabut vardı evlat ama onun içi boştu. Ninen aslında kayboldu, onu şerliler aldı.

– Ben uyumaya gidiyorum istersen televizyonu aç izle.

LanetlenmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin