16.Bakıcı

8.6K 557 17
                                    

Foto:Hayal

Öğleden sonra odamda yeni kitabımı yazarken birden hissettiğim garip bir iç kıpırdanmasıyla kafamı kaldırdığımda kapıda Demir'in beni izliyor olduğunu gördüm. Bu adamın öylece orada durup beni izlemesine şaşırmadan edemedim. Ne zamandan beri oradaydı acaba? Onunla göz göze geldiğimizde nedense bir sorun var diye düşündüm. Onu anlamak benim için o kadar zordu ki bundan emin olamadım ama bir şey söylemesini bekledim bir süre. O bir şey söylemediğinde hayal kırıklığıyla bilgisayarıma bakmaya devam ettim ilgisizce. Kafam rahat çalışmak için onun gitmesini beklerken bir yandan da gereksiz sitelere girerek oyalanıyordum Madem konuşmayacaktı ne diye orada dikilmiş beni izliyordu değil mi ama?

Canı yine eğlenmek istiyordu anlaşılan. Bu adam beni ne sanıyordu ya? Canlı bir oyuncak mı? Satılık bir mal mı? Ne yani, ne olarak görüyordu? Bunları düşünürken bir şey de yazamıyordum en sonunda sinirle "Ne var?" diye homurdandığımda dikkatle bana baktı. Gözleri gözlerime değdiğinde kalbimde bir zıplama oldu. Lanet olsun. Bu adam bu kadar içime işleyen bakışlara sahip olmak zorunda mıydı sanki? Ya da kalbimin zıplamak için yer araması mı gerekiyordu gerçekten?

Bu adamın içimi görmek istiyormuş gibi bakmasından nefret ediyordum. Bu evlilikten pişman olduğumu görmek, bana daha da fazla acımak için yapıyordu sanki bunu. "Anlaşılan hala sinirlisin." dedi alayla. Bunu söylerken eğlenen bir alaydan çok hüzün barındırıyordu sanki gözleri. Bir sıkıntısı vardı ve ben anlayamıyordum. Duyguları söz konusu  olduğunda tam bir kapalı kutuydu karşımdaki adam.

"Karşımda nazik davranacağım biri var da ben mi farkında değilim." dedim sinirli olduğumu belli etmemeye çalışarak. Fazlasıyla belli ettiğim de ortadaydı zaten.  Kendime engel olamıyordum. Arkasına dönüp baktıktan sonra tekrar bana döndü. Omuz silkerek "Sanırım yok." dediğinde ona gülümsemek istemiştim delice ama yapamayacağımı biliyordum. Bir kere gülümsersem hep gülümsemek isterdim. Delice ve anlamsızca onun yanında kalmak isterdim. Oysa bulduğum ilk fırsatta bu evliliği bitirmeliydim.

"Neden geldin?" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. "Ömür aradı, Güneş'i ve bebeği taburcu etmişler." dediğinde ilgimi çekmeyi başarmıştı. 

"Bu iyi haber ama bugün onları görmeye gidemeyeceğim, çalışıyorum. Sen git." dediğimde bir süre bana baktı. Söylemek istedikleri bu kadar değildi sanki.

"Ömür acil durum olduğunu Güneş'in kendisini odaya kapattığını söyledi." dediğinde işte gerçekten şaşırmıştım. Güneş neden böyle bir şey yapsındı ki? Her şey yolunda değil miydi? Neden bir kadın ona ihtiyacı olan minik bir melekten uzaklaşmak isterdi ki?

Canım sıkkın bir şekilde bilgisayarımı kapatıp ayağa kalktığımda alayla bana bakıyordu. "İş bekleyebilir." diyerek odadan çıkarken kolumu tuttu. Ve onun dokunuşu kalbimi yeniden yerinden zıplattı. Ve ben bu dokunuşta nefret etmek istedim. Ama yapamadım.

"Önce biz barışsak mı?" derken samimi olduğunu görebiliyordum. Ama bir şeyler benim için o kadar zordu ki. Alayla gülümsedikten sonra kolumu çektim yavaşça.

"Demir Aras'a küsmek ne mümkün, beyzadem aksini mi düşündü yoksa?" dediğimde göz göze gelmiştik. 

"İnat edeceksin yani?" 

Aslında inat falan etmek istemiyordum. Ona sarılmak istiyordum. Bir hafta bile olsa gerçekten karı koca gibi mutlu olmak istiyordum. Çok şey istiyordum değil mi? Ne düşünmüştüm ki? Herkesin gözdesi olan bir adamın gerçekten bana aşık olacağını mı? Dünya üzerinde onunla olmak isteyen o kadar kadın varken beni seçeceğini mi? Bazen gerçekten fazlasıyla hayalperest oluyordum.

En Büyük Hayalimdin Sen -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin