13.Uzak

8.6K 572 11
                                    

 oy ve yorumları unutmayın :))

Derin derin nefes aldıktan sonra bir gerçeğin farkına vardım. Gerçekleri duymamış olmayı isterdim. En azından o zaman sadece rol yapan Demir olurdu. Rol yapmak canımı acıtıyordu. Ondan uzak olmak için kendimi tutmak daha da çok canımı acıtıyordu. Onu özlüyordum ama o ne kadar ihtiyacım olursa olsun yanımda olmayacaktı. Eğer gerçekleri duymamış olsaydım belki bir gün Demir de bana... Neler düşünüyordum yine? 

Kendime kızarak dolabı açtığımda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Çok fazla kıyafet vardı ve her şey düşünülmüştü. Tüm renklerde değişik değişik bir sürü kıyafet. Demir bunu ne ara yapmıştı? Acaba eski sevgililerinden birinden mi yardım almıştı ya da belki de onlar için seçilmişti? Yoksa onlardan kalan kıyafetler miydi bunlar? Bunları düşündükçe ona iyice sinir olmuştum. Yine de bir tane giymek zorundaydım. Bir kot seçtikten sonra üstüne sıradan düz siyah bir bluz giydim. Olabildiğince sıradan görünmeye çalıştım. Çünkü tüm kıyafetleri inceleyip güzel bir şey seçtiğimi düşünmesini istemiyordum. O yüzden özelliği olmayan basit kıyafetler en iyisiydi.

Artık onun için güzel görünmek istemiyordum. Dikkatini çekmediğini biliyordum çünkü. Aylarca her gün ne giyeceğimi ve ne neyle uyar diye düşünmüştüm. Makyajım kusursuz olsun diye yavaş yavaş uğraşıyordum. Şimdi ne kadar salak olduğumun farkına varıyordum işte. Demir de iyi eğlenmiş olmalıydı benim bu zavallı halimle. Aynaya baktığımda çok da incelemedim, olmuştu işte. Bir an onun yanına her gittiğimdeki gibi makyaj yapmak istedim ama eşyalarımın Esra'nın odasında olduğunu fark edince boş verdim. Zaten yüzüme bile bakmayan, ilgilenmeyen bir adamla evliydim.

Aşağı indiğimde Esra ortalıklarda yoktu ama onu uyandırmak da istemiyordum. Birazdan aşağı iner düşüncesiyle yanına gitmedim. Hem ortada olmaması da işime gelmişti. Neden Demir ile ayrı ayrı indiğimizi sormasını istemiyordum. Kahvaltı masasında Demir tek başına oturuyordu. Elindeki tabletten bir şeylere bakmakla meşguldü. Kafasını kaldırıp bakmamıştı bile. Ne bekliyorsam. İyi ki umudumu kesiyordum bu adamdan. Bana göz ucuyla bile bakmayacağını bilecek kadar kadar tanıyordum onu.

***

Demir

Oya yanıma gelip "Servise başlayalım mı?" diye sorana kadar Hayal'in geldiğinin farkında değildim. Günlerdir tek başıma kahvaltı ettikten sonra bugün de gelip gelmeyeceği konusunda tereddütlerim vardı ama gelmişti demek. Hayal'e bakıp "Arkadaşın uyanmadı mı?" diye sordum. Üzerinde sıradan bir kot ve bluz vardı. O kadar kıyafetten bunları seçip giymesi de meydan okumaydı sanki. Siyah giyerek bir şey mi ima ediyordu acaba? Ah bu kadın!

"Onu uyandırmak istemedim. Birazdan uyanıp gelecektir uyanmadıysa bile." diye yanıtladı.

Başımla onaylayıp "Bekleyelim mi?" diye sordum. 

Gergin bir şekilde "Gerek yok." diye mırıldandığında Oya'ya dönüp "Tamam, servise başlayın." dedim.

Oya gittiğinde Hayal bana bakınca göz göze gelmiştik. Bir dolap kıyafeti varken siyah mı giymişti bu kadın? Sanki yas tutuyormuş gibi. "En çok bu kıyafeti mi beğendin?" diye sordum alayla.

Bana bakışları birden değişti. Dişlerinin arasından "Hangi kıyafetin nasıl bir kadından kaldığını düşünmek zamanımı aldı." dediğinde ona şaşkınlıkla baktım. 

Kıyafetleri benim aldığımı söylemiştim ama o inanmamış mıydı yani? "Üzerindekileri hangi profilde bir kadına yakıştırıp giydin?" dedim alayla.

"Esra odadan çıkınca bir bahane bulup kurtulacağım bunlardan." dedi sinirle. Oya gelince bir şey söyleyemedim. O servisi yapıp gittiğinde "Sana kıyafetlerin senin için alındığını söylemiştim." dediğimde başını salladı sadece.

Onun bu umursamazlığı, beni görmezden gelmesi, bana inanmaması... Hak etmiş olabilirdim ama neden bu bu kadar canımı sıkıyordu anlamıyordum. 

"Bu kadar kinci olmasan." 

Başını kaldırıp bana yanan gözlerle baktığında yanlış bir şey söylediğimin farkına varabilmiştim. Bir süre hiçbir şey söylemedi. Sonra yemeğiyle oynadı, tabağındakileri küçücük olana kestikten sonra çatalıyla bıçağını masanın üstüne koyup tekrar bana baktı. 

"Merak etme Demir sürekli gözünün önünde olup, ikimizin de sinirlerinin bozulmasına izin verecek değilim. Bu saçma oyuna senden çok kendim için girdim. Birkaç ay sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarımıza devam edeceğiz." 

Bu kadar basit olacağını düşünüyor muydu gerçekten? Bizi yıpratacaklardı. Büyükannem benim başımın etini yiyecekti. Magazin onu sürekli rahatsız edecekti. İstemediği şeyler yazıp üzülmesine neden olacaklardı. Neden o kadar kız içinde onunla evlenmiştim ki? Belki başka bir kız olsaydı bu kadar vicdan azabı duymazdım. Bu kadar canım yanmazdı. Ve canını da bu kadar yakmazdım. Sonuçta benimle evlenmek isteyecek onlarca kız vardı. Ben ise onunla evlenmiştim. Bu kararı verirken sarhoş da değildim. Nasıl bu kararı verdiğime inanamıyordum şimdilerde.

"Bu kadar kolay olacağını düşünmüyorsun değil mi?"

"Sen hayatımdaki hiçbir şeyi engelleyebilecek biri değilsin. Ne yaparsan yap umrumda değil. Bu evde de olabildiğince görünmez olacağım. Zaten bir ay sonra okullar başlıyor ve ben yarım bıraktığım okulumu tamamlayacağım. Bu sürede beni görebilmen bile bir mucize olur zaten." dediğinde gerçekten şaşırmıştım işte. Okuluna devam edecekti ve bana söylememiş miydi yani?

"Okula devam edeceğini hiç söylememiştin." dediğimde alayla gülümsedi. 

"Sen hayatımın bir parçası değildin, değilsin, olmayacaksın da." 

Onu izlerken aslında kızgın bir kadından çok yaralı bir kadın görüyordum. Ve onun yaralarının nedeni olduğumu bilmek gerçekten zordu. Madem istediği buydu ben de ondan uzak olup, rahatsız etmeyecektim. Yeterince zarar vermiştim. Fazlasına gerek yoktu.

oy ve yorumları unutmayalım :))


27.08.2018 tarihinde düzenlendi

En Büyük Hayalimdin Sen -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin