33- Saldırı

67 12 53
                                    

Aslı sabahtan beri sürekli mesaj atıyordu. Doğum gününde olanlardan sonra orayı hemen terketmiştim ve konuşma fırsatı bulamamıştık. Konuşmak için beni evine çağırıyordu ama annemlerin onda kalmama izin vereceğini hiç sanmıyordum.

Öğlen olmasına rağmen hala yataktan çıkamamıştım. Bir önceki günün anıları, Alp'in gece attığı mesaj yüzünden sabaha kadar gözüme uyku girmemiş, sabaha karşı bir şekilde uyuyakalmıştım. Odamdan çıkıp lavaboya giderken evdeki sessizliği farkettim. Salona ve mutfağa baktım ama annem ve babam yoktu. Odalarının kapısını tıkladım ama ses gelmeyince lavaboya gidip yüzümü yıkadım sonra da odama dönüp telefonumu aldım ve annemi aradım.

Annem ilk çalışta hemen açtı ve babamla önemli bir işlerinin olduğunu ve şehir dışına çıktıklarını yarın döneceklerini söyledi. İç çekerek telefonumu kapadım. Bu ara bu şehir dışı gezileri çok fazla olmaya başlamıştı ve yine bana hiç bir şey anlatmıyorlardı. Benden sakladıkları bir şey olduğu düşüncesini kafamdan atamıyordum.

    Telefonum tekrar çalınca ısrarla Aslı'nın aradığını görüp açmak zorunda kaldım ve nasıl olduysa beni bir şekilde akşam onlarda kalmaya ikna etti. Zaten annem ve babam da evde olmayacaktı ve onlar bir şey saklıyorlarsa benim de saklamaya hakkım olduğunu düşündüm. Kalkıp hazırlandıktan sonra akşam için kendime küçük bir çanta yaptım. Aslı beni gelip alacağını söylemişti ve tam ben hazırlanmamı bitirdiğimde apartmanın önünden korna çaldığını duydum. Anahtarlarımı alıp kapıyı kitleyerek evden çıktım ve aşağı inip Aslı'nın arabasına bindim. Kollarını dolayıp bana sıkıca sarılırken, "Geldiğin için çok teşekkür ederim Defne." dedi. Ona gülümseyerek, "Zaten ailem şehir dışındaymış, yalnız kalacaktım, iyi oldu." dedim ve Aslı arabayı çalıştırdı.

    Bulvarda ilerleyip en geniş caddeye döndüğümüzde Aslı arabasını park etti. İndiğimizde eliyle sağımızdaki büyük lüks apartmanı göstererek, "İşte burası bizim evimiz. Alp ile doğup büyüdüğümüz ev." dediğinde merakla başımı kaldırıp baktım ve nasılsa bana çok tanıdık geldi. Kaşlarımı çatıp evi ve sokağı incelerken sonunda nereden tanıdığımı hatırladım. O zaman gece olduğu için ilk bakışta farketmemiştim ama burası aylar önce arkadaşlarımla dışarı çıktığım akşam annemle önünde buluştuğumuz apartmandı. Annem sarhoştu ve burasının kimin evi olduğunu sorduğumda sorumu geçiştirmişti. İçimde bir sıkıntı vardı, annem neden buraya Alp'lerin evine gelmişti ki? Konuşmamız gereken şeylere biri daha eklenmişti.

Aslı ile evlerine çıktığımızda kapıyı orta yaşlarda bir kadın açtı. "Hoşgeldiniz Aslı hanım." diyerek bizi içeri buyur etti. İçeri girip ceketlerimizi astıktan sonra Aslı beni salona doğru çekiştirdi. Orada büyük koltuklardan birinde mitoloji hocam Aytekin Ünal oturmuş kitap okuyordu. Başını kaldırıp bizi görünce gözleri benim üzerimde dolaştı ve yüzünde bir anda karanlık bir ifade oluştu. Ama çok kısa bir andı ve neredeyse hayal ettiğimi düşünecektim. Sonra soğuk bir şekilde gülümsemeye çalışarak ayağa kalktı ve "Merhaba, hoşgeldin." dedi. Sonra da bakışlarını kızına çevirerek, "Aslı seninle biraz konuşabilir miyiz?" dedikten sonra içeri gitti. Aslı dudağını dişleyip mahcup bir şekilde bana baktıktan sonra hemen gelirim diyerek babasının peşinden gitti.

Durumdan rahatsızlık duyarak ve ne yapacağımı bilemeyerek orada öylece durdum. Az önce bize kapıyı açan kadın gelip ne içersin diye sordu ama bir şey istemediğimi söyledikten sonra tekrar mutfağa döndü. Boğazımın kuruduğunu hissedip kararımdan pişman oldum ve su istemek için peşinden koridora çıktığımda Aytekin Ünal'ın sert sesini duydum. Kapının arkasından geldiği için boğuktu ama ne dediğini duyabiliyordum. "Onu buraya getirmemeliydin Aslı."

Duyduğum şeyle olduğum yerde kaldım. İçinde bulunduğum durumdan rahatsız olup bir an için evden çıkıp gitmeyi düşündüm. İstenmediğim yerde kalacak değildim ama tam elimi kapıya attığım anda koridorun sonundaki kapı açıldı ve Aslı asık bir suratla dışarı çıktı. Beni öylece elim kapının kulpunda görünce az önce konuştuklarını duyduğumu anladı ve hemen yanıma koşup kolumdan çekti. "Ona aldırma, klasik öğrencilerimle samimi olmak istemiyorum tripleri. Ev halini öğrencilerinin görmesini, okuldaki karizmasının çizilmesini istemiyor, sana özel bir durum değil. Zaten şimdi gidiyor işleri varmış. Hadi gel odama gidelim." diyerek beni çekiştirdiğinde bir an tereddüt ettim. Aslı dudağını büküp yalvarırcasına bana baktı. "Hadi ama Defne, lütfen akşamımız mahvolmasın. Babamı kafana takma hep böyle soğuk ve sert bir adamdı, bize karşı bile." dediğinde içimden ona acıdım ve beni sürüklemesine izin verdim.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin