25- Farklı Yollar

90 15 77
                                    

Irmak'ın arkasından bir süre kafam karışmış bir şekilde bakıp kaldım. Hakkında hiç bir şey bilmiyordum, olmadık zamanlarda karşıma çıkmak dışında. Ama bugün en kötü anımda bana bir şekilde iyi gelmişti. Söylediği söz ne zaman moralim bozulsa kendime söylediğim şeydi ve şuanda beni rahatlatmıştı. Gerçi Alp'in benden uzaklaşması benim için nasıl daha iyi olabilirdi bilmiyordum.

Yokuştan aşağı inince ağaçların altında her zaman oturduğumuz ahşap masalara gidince arkadaşlarımı otururken buldum. "Günaydın." dedim keyifsiz bir ses tonuyla.

"Günaydın Defne. Baban nasıl?" diye sordu Mine. Sanırım ses tonumdan bir şeylerin yolunda olmadığını sezmişti.

"Dün odaya çıkarttılar, birkaç güne taburcu olacak. Polisler kaza olmadığından şüpheleniyorlar sanırım, bir sürü soru sordular ama babam rutin sorular olduğunu söylüyor." dedim omuz silkerek.

Berrak tiz bir ses çıkararak elini ağzına götürdü. "Nasıl yani kaza değil? Biri neden babana zarar vermeye çalışsın ki? Bu korkunç bir şey."

Bakışlarımı arkadaşıma çevirdim. Son zamanlarda Alp'ten dolayı aramızda bir soğukluk vardı ama şimdi benim için ve babam için endişelendiğini görünce içimde bir suçluluk duygusu hissettim. Alp ile aramdaki karmaşık ilişki onun suçu değildi. Ona gülümsemeye çalışıp, "Bilmiyorum. Babama kazadan önce bir not gelmiş. Kazıyı durdurması konusunda tehdit etmişler ama babam arkeologların bu tarz mesajları her zaman aldığını, kaza ile alakalı olmadığını söylüyor." dediğimde Can yanıma yaklaşıp kolunu omzuma attı. "Eminim bir şey yoktur Defne. Endişelenme." dedi beni rahatlatmaya çalışarak.

Mine arkamızdaki bir yere bakıp sırıttığında dönüp Yağız'ın geldiğini gördüm. Gözlerim Alp'i aradı ama yalnızdı. Yanımıza geldiğinde herkese başıyla selam verdi ama benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Alp'le olanlardan sonra hala bana kızgındı sanırım. "Derslerden önce bir kahve içelim mi güzelim?" dedi Mine'yi yanağından öperek. Mine'nin yüzü ışıl ışıl parlıyordu. En azından onun aşkı bulmasına ve mutlu olmasına seviniyordum.
Mine yanını işaret ederek "Bizimle oturmak ister misin?" diye sordu. Yağız bana kaçamak bir bakış atıp, "Aslında baş başa zaman geçirmek istiyordum." dedi Berrak'a bakarak, "Sizin için sorun olmazsa?" diye sordu.

Berrak başını sallayıp, "Tabiki olmaz, benim de dersten önce yapmam gereken bir şey vardı. Kafeteryaya kadar sizinle geleyim." diyerek kalktı. Mine, Yağız ve Berrak bize el sallayıp uzaklaşınca Can bana doğru döndü. "Anlat bakalım neyin var? Sadece babanın durumuyla ilgili olmadığını tahmin edebiyorum. Başka bir şey olmuş."

Can bir şekilde beni çok iyi tanıyordu ya da çok iyi bir gözlemciydi. Zaten şuan hayatımda olanları herkesten daha çok ona anlatmıştım. Gözlerimin dolmasına engel olamayarak ona dün gece ve bu sabah Alp ile aramda geçenleri anlatırken yüzünde düşünceli bir ifadeyle beni dinledi.
"Boynundaki izi gördükten sonra değiştiğine emin misin? Bu çok saçma yani öncelikle kesinlikle kötü gözükmüyor. Öyle olsa bile Alp'in sana bakışlarını gördüm, vücudundaki bir kusur yüzünden senden uzaklaşacağını sanmam. Belki de bir anda fazla ileri gittiğinizi düşündüğü için böyle davranmıştır. Neredeyse birlikte oluyormuşsunuz ve muhtemelen senin ilk seferin olacağını anlamıştır. Erkekler genelde böyle bir şeyi anlar. O yüzden geri adım atmış olabilir. Sonuçta daha ilişkiniz çok yeni, bu büyük bir adım ve korkup kaçmış olabilir."

Düşününce mantıklı geliyordu ama yine de işin içinde başka bir şey varmış gibi hissediyordum. Bu konu canımı çok sıktığı için daha fazla konuşmak istemeyerek, "Sen nasılsın? Babanla aran düzeldi mi? İlişkimizi söyledin mi?" diye sordum.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin