16- Brankhid Soyu

100 19 29
                                    

Bu bölümü değerli okurum burcu_bngl 'e ithaf ediyorum. Yeni bölüm yayınlanır yayınlanmaz hemen o koşar ❤️ Yorum ve beğenilerini eksik etmediğin için teşekkür ederim.

~~~~~~

Sabaha kadar konuştuk. Onlar gibi arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıydım. Aileme karşı beni idare etmişler, benim için endişelenmişler ve bu saate kadar uykusuz bir şekilde beni beklemişlerdi. Hayatımdaki arkadaş yok kuralımı onlar için seve seve yıkabilirdim.

Büyükannemin hayatta olduğunu duyduklarında hepsi benim gibi şaşırmışlardı. Ailemin benden neden bunu sakladığına dair bir sürü teori ürettik ama hiçbiri mantıklı gelmiyordu.

Aslında her zaman ailemin benden bir şeyler sakladığını hissetmiştim ama göz göre göre bana yalan söyleyeceklerini asla tahmin etmezdim. Bu kalbimi kırmıştı.

Gece hiç uyumamıştık. Aslında Can'ın teklif ettiği gibi bugün dersleri kırıp burda hep beraber uyuyabilirdik ama bugün heykel dersi vardı. Dün geceden sonra Alp'i tekrar görmek istiyordum ama bunu arkadaşlarıma itiraf edemedim.

Nedense hislerim konusunda hep çok kapalı olmuştum. Duygularımı yıllardır öyle çok saklıyordum ki, sonunda bunları anlatabileceğim insanları bulmuş olsam da bu bana özeldi. Hala daha paylaşmak doğru gelmiyordu. Zaten çok erkendi. Ortada bir şey yoktu. Alp benimle aynı şeyleri hissetmiyordu belki de. Kendimi bir anda platonik aşık kıza dönüştürmek istemiyordum.

Eğer söylersem her hareketimi izleyeceklerdi Alp etrafta olduğunda ve ben davranışlarıma bakışlarıma sürekli dikkat etmek zorunda kalacaktım. Ama bu şekilde Alp'in etrafında olmak istediğimde kimse bunu bilerek yaptığımı anlamayacaktı.

İnsanlar dostlarından böyle şeyleri saklar mıydı? Bilmiyordum çünkü daha önce hiç böyle arkadaşlıklarım olmamıştı.

Mine, Can, Berrak üçünü de bu kadar kısa süreye rağmen çok sevmiştim. Onların yıllardır tanışıyor olmalarına rağmen beni de hemen kabullenip aralarına almışlardı. Bu beni hem çok mutlu ediyor hem de onlara hislerimi açacak kadar güvenmediğim için rahatsız ediyordu.

Gerçi Can bara gittiğimiz gece bir şeyleri sezmiş gibiydi, Alp hakkında konuşmuştuk. Mine de bazen bana anlıyor gibi bakıyordu.

Asıl çekindiğim Berraktı. Dün gece Alp'in beni gelip bardan kurtardığı ve evine götürdüğünü anlatırken çok tuhaf davranmıştı. Ne olduğunu bilmiyordum ama içimde beni tedirgin eden bir şey vardı. Berrak'ı da çok seviyordum, çok kafa bir kızdı, onunla eğlenmek, gülmek çok kolaydı. Derdini dinler, seni neşelendirirdi ve en sevdiğim özelliği çok dobraydı. Aklından geçeni direk söyler, lafı dolandırmaz ve asla yalan söylemezdi. Bu yüzden onunla ilgili hissettiğim garip duyguyu aklımdan uzaklaştırdım.

Arkadaşlarımı da benimle beraber derslere gitmeye nasıl olduysa ikna edebilmiştim. İçimden bir ses dün geceki vukuatımdan sonra beni yalnız bırakmak istemiyorlar diyordu.

Mine'nin yurdundan çıktığımız anda tam tahmin ettiğim gibi annemi kapının önünde beni beklerken buldum. Gözlerinde endişe vardı.

Bana annesinin yani büyükannemin öldüğünü söylemişti ve bu yüzden ona çok kızgındım. Gözlerine bakamıyordum. Annem bana sarıldığında hızlıca elimle sırtını sıvazlamış, yüzümde sahte bir gülücükle derse gitmem gerektiğini söylemiştim. Neyse ki annem bir şeylerin olduğunu farketmemiş gibiydi.

     Binaların bulunduğu alana geldiğimizde arkadaşlarımla farklı yönlere dağıldık. Mine ve Berrak aynı bölümde oldukları için beraber gitmişlerdi. Can da dans dersi olduğunu söylemişti, gerçi hiç uyumadan nasıl dans edeceğini bilmiyordum ama o Can'dı sonuçta, enerjisi hiç eksik olmazdı. Kendi kendime gülümsedim.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin