21- Tercih

104 18 56
                                    

    Yüzüme gelen ışıkla gözlerimi açmaya çalıştım. Hareket etmeye çalışınca üstümde bir ağırlık hissedip şaşırdım. Başımı aşağı eğince belime sarılan kolu farkettim ve dün gecenin bütün anıları bir anda kafamda dolaşmaya başladı.

    Alp ile beraber uyuduğuma inanamıyordum! Onu uyandırmaktan korkarak hareketsiz kaldım. Bu anı olabildiğince uzatmak istiyordum. Nefesini yüzümde hissetmek içimde bir şeylerin hareket etmesine neden oluyordu.

     "Günaydın." Uykudan kalınlaşmış sesini duyduğumda kalbim yine dansını yapmaya başladı. Kolunu üstümden çekmeden ona doğru döndüğümde yüz yüze geldik. Çok yakın duruyorduk.

    "Seni uyandırdım mı?" diye sorduğumda Alp derin gamzelerini göstericek şekilde gülümsedi.

    "Hayır bir süredir uyanıktım."  Sonra eliyle yüzüme gelen saçları geriye doğru itti. "Uyandırmak istemedim."

     Nefes alamıyordum, düşünemiyordum. Sadece onun gözlerine kilitlenip kalmıştım. Şimdi saçımı düzelttiği eliyle yanağımı daireler çizerek hafifçe okşuyordu. Sonra kafasını biraz daha öne getirdiğinde artık kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Gözlerim aralık dudaklarını buldu. Onu öpmenin nasıl bir şey olacağını düşündüm. Şimdi yakındık, çok yakın. İstemsizce benim de dudaklarım aralandığında Alp'in ela gözlerinin koyulaştığını gördüm.

    Tam o anda merdivenden ayak sesleri gelince bir anda sıçrayıp Alp'ten uzaklaşıp koltuktan kalkarken az daha düşüyordum. Mine ve Yağız el ele salona girdiğinde ne yapacağımı bilemez bir şekilde öyle ayakta dikilip onlara baktım.

   Alp rahat gözüküyordu, gerinirken t-shirtü havaya kalktı ve sıkı karnını ortaya çıkardı. Bu görüntü bile yine heyecanlanmama neden oldu. Sonra yavaşça koltuktan kalkıp Yağız'a "Günaydın." dedi.

     Mine'nin gözleri benim ve Alp'in sonra da koltuğun üzerinde gidip geldi. Sorarcasına bana baktığında ben de onun Yağız'ı tutan ellerine bakıp aynı şekilde karşılık verdim. Mine kafasını yavaşça eğip gülümsedi. Birbirimizi anlamıştık.

     Yağız çok neşeliydi, şarkı söyleyerek mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladı. Alp de üst kata çıkınca Mine ile salonda yalnız kaldık.

    Mine yanıma yaklaşıp sessizce "Beraber mi uyudunuz?" diye sordu. Başımla onaylayınca yüzünde önce bir şaşkınlık sonra da mutluluk oluştu. "Biz de."

    "Tahmin edebiliyorum." diyip gülümsediğimde utangaç bir şekilde Yağız'a baktı.

Alp'in nereye gittiğini merak ediyordum, bir an peşinden yukarı çıkmayı düşündüm. Mine ve Yağız gelmeseydi neler olabileceğini tekrar görmek istedim ama o an kaçmıştı. Ne zaman yakınlaşmak üzere olsak bir şey çıkıyordu.

Mine, Yağız'ın yanına yardım etmeye gidince koltukta bir süre oturdum ama Alp gelmeyince kahvaltıya çağırma bahanesiyle merdivenleri çıktım.

Odasına girdiğimde banyodan gelen su sesini duydum. Duş alıyordu demek ki. Kıyafetlerim de orada kalmıştı o çıkınca giyinebilirdim. Banyodan çıkınca burada bekliyor olmamak için tekrar aşağı inmeye karar verdiğim sırada arkamdan kapının açıldığını duydum ve dönünce elimin ayağımın birbirine dolanmasını sağlayan o görüntüyle karşılaştım.

Alp beline sarılmış havluyla, saçları ıslak bir şekilde yunan tanrılarına benziyordu. Beni görünce kaşları havaya kalktı, sonra gülümseyerek bana yaklaştı.

"Sen de duş almak ister misin okula gitmeden önce?" diye sorduğunda kafamla onayladım, konuşamayacak kadar heyecanlanmıştım. "Ben üstümü Yağız'ın odasında giyinirim, sen keyfine bak. Aşağıda bekleyeceğim seni." dedikten sonra bana yaklaşıp yanağımdan öptü. Okyanus ve sabun kokusu burnuma dolduğunda o tanıdık kokusunu daha yoğun bir şekilde solumak başımı döndürdü.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin