11- Apollon ve Daphne

147 46 17
                                    

    Sabaha karşı terleyerek uyandım. Bir süredir rüya görmüyordum ama nefes alış verişimin hızından da belli olacağı üzere bu gece durum farklıydı. Ne kadar kendimi zorlasam da rüyamı hatırlayamıyordum. Sadece ela gözler zihnimi tırmalıyordu. Bu ela gözlerde bana çok tanıdık gelen bir şeyler vardı.

Aynı rüyayı yıllardır görüyordum. Hiçbir zaman tam olarak hatırlamayı başaramamıştım. Ama bütün rüyalarımın ortak özelliği hep o ela gözlerdi. Bir de garip bir dilde söylenen bir şarkı ve o yaşlı kadın.
   
   Bir daha uyuyamayacağımı anladığımda  yataktan yavaşça kalktım. Mutfağa gidip su içtikten sonra balkona çıkıp sessizliği dinledim. Bu saatleri çok severdim. Herkes uyurken dünya ile bir sırrı paylaşıyormuşum gibi gelirdi. Sokakta hiç hareket yoktu, bir tane sokak köpeği beyaz bir arabanın yanına kıvrılmış uyuyordu.

Köpeğe bakarken, sokağın köşesinde bir hareket gördüğümü sandım. Hızla başımı çevirdiğimde köşedeki binanın yanında bir ayakkabının kayboluşunu gördüm. Gözlerimi kırpıştırdım. Hava oldukça karanlıktı. Belki de yanlış görmüştüm. Hem korkacak bir şey yoktu. Benim gibi uyku tutmayan biri ya da gece çalıştığı için evine yeni dönen biri olabilirdi. Kendimi bu şekilde sakinleştirip tekrar içeri girdim.
   
Odamdaki okuma lambasını açıp daha bitirmeye fırsat bulamadığım resimli mitoloji kitabımı çıkardım. Sayfaları çevirirken bir tabloya gözüm takıldı. Beni bu derece çeken neydi bilmiyorum ama gözümü tablodan alamıyordum. Renkleri ve tekniği harika olmasına rağmen, dikkatimi çeken tabloya bakarken hissettiklerimdi. Duygularımı tarif bile edemiyordum. Aynı anda hem hüzün hem de adını koyamadığım bir duygu daha hissetmiştim.
  
Sayfada bir tane heykel resmi de vardı. Çok güzel bir heykeldi. Tablodaki karakterlerin heykelleriydi. Aynı resime bakarken hissettiğim duyguları hissettim tekrar. Öyle canlı gözüküyordu ki heykeller. Sanki elimi uzatsam dokunabilecekmişim gibi.
  
Tablo ve heykelin altında Apollon ve Daphne yazıyordu. Bir de kısa bir metin vardı.

" Zeus'un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür. Bu eşsiz güzelin adı Daphne'dir. Apollon'un içinde arzular uyandırır. Onunla konuşmak ister. Fakat Daphne, Işık Tanrısı'nın içinden geçenleri anlamıştır. Kaçmaya başlar. O kaçar, Apollon kovalar. Çapkın Tanrı bir taraftan "kaçma seni seviyorum" diye bağırır. Daphne ise Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder. Apollon'a gelince, bu güzel periyi mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir ki Daphne, Apollon'un nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş imkanı kalmadığını anlayan Daphne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır:

"Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru." Bu içten yalvarış üzerine Daphne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, körpe ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar, bir defne ağacı oluverir.

Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Daphne'nin ağaç oluşunu hayret ve üzüntü ile seyreder. Sonra da sarılır ve sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin sesini duyar ve şöyle seslenir:

"Daphne, bundan sonra sen, Apollon'un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yanyana geçecek". Bu tatlı sözler üzerine Daphne, dallarını eğerek Apollon'u saygı ile selamlar."

    Metni okuduktan sonra bir süre sayfaya bakakaldım. Hissettiğim hüzne bir de aşinalık duygusu eklenmişti. Bu hikayede beni çok üzen ve bir o kadar da tanıdık gelen birşey vardı. Belki de ismim Defne ağacından geldiği içindi.

    Apollon'a baktım. Bir insan nasıl bu kadar, karşısındakine zarar verecek kadar sevebilirdi ? Gerçi Apollon insan değil bir tanrıydı. Işığın, güneşin , müziğin ve güzelliklerin tanrısı.  Apollon ile ilgili daha önce çok hikaye duymuştum ama bunu ilk defa okuyordum.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin