32- Dans

73 13 39
                                    




Cumartesi günü öğlene kadar yataktan çıkmadım. Akşamki doğum gününü düşünmek bile midemin kasılmasına yol açıyordu. Alp'den uzak durma kararı aldıktan sonra Aslı'nın ısrarlarıyla aynı ortama girmek zorundaydım. Dün gece doğum gününe gitmemek için çeşitli bahaneler düşünmüştüm. Hatta hasta numarası yapmayı bile ama Aslı gerçekten orada olmamı çok istiyordu ve onu üzmeyi hiç istemiyordum. Sonunda yataktan kalkıp keyifsiz bir şekilde banyonun yolunu tuttum. Sıcak suyun altında rahatlamaya çalıştım ama bunun bile faydası olmadı. Duştan çıkıp saçlarımı kuruttum ve dolabımın önüne geçip akşam ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. Çok özenmeme gerek yoktu çünkü etkilemek istediğim kimse yoktu. Artık yoktu ve farketmezdi. O yüzden koyu renk dar kotumu ve boyundan bağlamalı siyah bir atlet giyip üstüme ince bir hırka aldım. Odamdan çıkıp salona gittiğimde annemle babam kahvelerini içiyordu. Annem gülümseyerek bana baktı. "Günaydın uykucu. Hazırlanmışsın, nereye böyle?" diye sordu.

Kendimi koltuklardan birine bırakıp başımı koltuğun sırtına yasladım. "Gitmek istemediğim ama sen kendisine izin verdiğin için gitmek zorunda olduğum doğum gününe anne." dedim huysuz bir şekilde ona bakarak. Annem mahcup bir şekilde gülümsedi. "Çok tatlı bir kıza benziyordu ve gerçekten gelmeni çok istiyor gibiydi. Kıyamadım." dediğinde başımı kaldırıp şüpheyle anneme baktım. "Aslı'nın Alp'in kardeşi olduğunu biliyorsun dimi anne?" dediğimde bir annemin yüzünde oluşan ifadeden bilmediğini anlamıştım. Babama tereddütlü bir bakış attıktan sonra bana döndü. "İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin. Bizi bahane edebilirsin. Kararımızı değiştirdiğimizi söylersin." dediğinde başımı salladım. "Olan oldu, söz verdik anne. Erken kaçmaya çalışacağım."dedim ve babama döndüm. "Hediye için kredi kartını alabilir miyim baba?" diye sorduğumda babam gülümseyerek kalktı ve büfede duran çantasından cüzdanını çıkarttı. Kartını bana uzatırken, "Kendine de bir şeyle bak. Ne zamandır alışveriş yapmak istediğini söylüyordun. Son zamanlarda çok şey yaşadın sana iyi gelir." dediğinde kartı aldım ve babama sarıldım. "Teşekkür ederim babacığım."

Odama dönüp siyah sırt çantamı aldım, kartı ve telefonumu içine koyup evden çıkmak üzere kapıya gittiğimde babamın sırtı bana dönük şekilde telefonda görüştüğünü duydum. "Sana güveniyorum. Yapman gerekeni biliyorsun." Sonra arkasını dönüp beni gördü ve telefonu kapattı. "Akşam seni almamı istersen ararsın." dedikten sonra annemle birlikte beni kapıdan yolcu ettiler.

Evimiz çarşıya yakın olduğu için minibüse binmek yerine kulaklıklarımı takıp sevdiğim müziklere eşlik ederek yürümeye başladım. Neredeyse saatlerce alışveriş yaptım ve gerçekten bana çok iyi geldi. Aslı ile daha yeni tanıştığım için neyi sevip sevmediğini çok bilmiyordum bu yüzden hediyesini bulmam çok zaman aldı ama sonunda üstünde küçük bir papatyası olan çok güzel bir kolye buldum. Aslı'nın zarif boynuna gerçekten çok yakışacaktı.

Dükkanlardan çıktığımda çoktan hava kararmıştı. Telefonumu çıkarıp Aslı'nın attığı barın konumuna baktım. Yürüyerek gidemeyeceğim kadar uzaktı. Durağa gidip oturdum ve otobüsümün gelmesini beklerken yine kulaklığımı taktım. Neredeyse yarım saat geçmesine rağmen hala otobüsüm gelmeyince geç kalacağımı düşünerek taksiye binmeye karar vererek yola doğru yürüdüm. Kırmızı bir Mercedes gelip tam önümde durduğunda söylenerek arkasına doğru yürüdüm ama araba geri geri giderek yine önüme gelince, içeriyi göstermeyen siyah camlara sinirli bir şekilde gözümü diktim. Cam yavaş yavaş açıldı ve arkasından Irmak'ın sırıtan yüzünü gördüm. "Bir an arabamı bakışlarınla çizeceksin sandım. Hadi atla, seni bırakayım." dediğinde sıkılmış bir şekilde yola göz attım. Ne benim otobüsüm ne de yoldan geçen bir taksi vardı. Mine ve Aslı'ın sürekli nerede kaldığımı soran mesajlarından sonra iyice geç kaldığımın farkındaydım o yüzden başımı sallayıp kapıyı açtım ve Irmak'ın yanındaki koltuğa oturdum.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin