34- Sarı Saçlar

61 11 61
                                    

   "Defne! Defne aç gözlerini!"
Nefes almaya çalıştığım an boğulduğumu hissettim ve öksürmeye çalıştım. Ciğerlerimdeki bütün su ağzımdan fışkırırken birinin göğsüme baskı uyguladığını hissediyordum. Bir kez daha nefes almayı denedim ama aldığım hava ciğerlerimi sanki bir ateş gibi yaktı. Tekrar tekrar öksürdüm, yuttuğum bütün suyu çıkarana kadar ve sonra zorla da olsa nefes aldım.

    Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda tepemden bana endişeli bir şekilde bakan parlak mavi gözleri gördüm. "Irmak?" demeye çalıştım ama sesim yeterince güçlü çıkmamıştı ve yine öksürmeye başladım. Irmak eliyle yüzümdeki ıslak saçları çekip iyi olduğumdan emin olmak istercesine dikkatlice yüzümü inceledi, sonra da elini belime koyarak kalkmama yardım etti. "İyi misin?" diye sordu endişeli bir şekilde. Elimi hala zonklayan başımın arkasına götürdüm ve canım yanınca gözlerimi kapayıp yüzümü buruşturdum. Irmak hemen yaklaşıp elimin koyduğu yere baktı ve "Şişlik var. Kafanı mı çarptın? O yüzden mi suda baygın bir şekilde duruyordun?" dediğinde gözlerimi açıp ona baktım ve başımı salladım. "Hayır, biri arkamdan bana vurdu, sanırım darbenin etkisiyle bayılmışım." dediğimde Irmak'ın gözleri büyüdü. "Ne demek istiyorsun biri sana vurdu derken? Biri bilerek senin boğulmanı mı sağlamaya çalıştı?" dedi öfkeden köpürerek. Birden ayağa kalktı ve ben arkasından seslenirken hızlıca kapıdan çıktı gitti. Ne olduğunu anlamadan orada şişmiş kafatasım, ıslak giysilerimle kalakaldım. Neyse ki birkaç dakika sonra kapıda karşılaştığım güvenlik görevlisiyle geri döndü. Yanımıza geldiklerinde Irmak adama dönerek,"Biri arkadaşıma saldırmış. Kafasına vurup kaçmış. Kimseyi gördün mü buradan çıkarken?" diye sorduğunda güvenlik görevlisinin yüzünde korku ifadesi oluştu. Muhtemelen bu işin kendi başına patlayacağından korkuyordu. "Hayır burada öyle şeyler olmaz, yanlış anlamıştır. Dengesini kaybetmiştir kafasını vurmuştur. Bazen böyle zamanlarda kafası karışabilir. Ben kimseyi görmedim." dedi çabucak başını sallayarak ve bir yandan geri geri minik adımlar atıyordu.

   Irmak adamı omzundan tuttu. Muhtemelen sabrı taşmak üzereydi ama sakin kalmaya çalışarak, "Kimse seni suçlamıyor. Sadece birini görüp görmediğini soruyoruz. Eğer bize cevap vermek istemezsen polisleri çağırmak zorunda kalacağız ve cevabı onlara vermen gerekecek." dediğinde sesi sakindi ama adamı tehdit ettiğini anlamıştım. Adam da anlamış gibi olduğu yerde sürekli gergin bir şekilde hareket ediyordu ve bakışları tereddütlü bir şekilde Irmak ve benim aramda gidip geliyordu. Sonunda Irmak'ın kaslı vücuduna bir bakış atarak, "Yapan kişiyi görmedim, havuzun olduğu alana birini girerken de görmedim ama birkaç dakika önce biri yanımdan oldukça hızlı koşarak geçti ve dışarı çıktı." dediğinde Irmak adama daha da yaklaştı. "Cinsiyeti neydi? Saç rengi? Göz rengi? Hadi abicim bize biraz daha bilgi vermen gerekiyor." dediğinde adam başını salladı. "Hiçbirini bilmiyorum. Çok hızlı koşuyordu, sadece arkasından gördüm ve başında kapüşonu vardı. Uzun boylu ve iri değildi ama yani öyle hatırlıyorum ama çok bakmadım emin değilim." dedikten sonra yalvarırcasına bana baktı. "Lütfen beni rapor etmeyin işimden olurum. Hem ben sana söyledim buranın kapanacağını, herkes çoktan çıkmıştı. Burada yalnız olmamalıydın. Olsun ama bak iyisin şimdi çok şükür bir şey olmamış. Lütfen kimseye bir şey söylemeyin." dediğinde Irmak sinirli bir şekilde adamın yakasına yapıştı. "Biri bu kızı öldürmeye çalıştı! Ne demek kimseye söylemeyin? Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu be adam!" dediğinde yanlarına yaklaşıp Irmak'ın koluna elimi koydum. "Irmak bırak adamı, onun bir suçu yok. Ben saatin farkında değildim. Bırak gitsin. Zaten polise söylesek ne olacak? Bu abiden başka görgü tanığı yok ve o da görmemiş zaten."

   Irmak azarlarcasına bana baktı ama gözlerimdeki kararlılığı görünce adamın yakasını bıraktı. Adam tekrar tekrar özür dileyerek yanımızdan neredeyse kaçarcasına uzaklaştıktan sonra Irmak bana doğru yaklaştı. "Defne senden bir şey rica edebilir miyim?" dediğinde meraklı bir şekilde ona bakıp kafamı salladım. "Biri sana zarar vermek istemiş ve senin bu saatte yalnız başına burada olman doğru değil. Bundan sonra bana bu şekilde kimsenin olmadığı bir yerde gecenin bir vakti yalnız olmayacağına söz verir misin? Yanında biri olmadan bir yere gitme." dedikten sonra elini cebine atıp bir kağıt çıkardı ve hızlıca bir şeyler karaladı. "Bak bu benim numaram. Her zaman beni arayabilirsin ve yüzmek istersen sana seve seve eşlik ederim. Ama söz ver bana bir daha yalnız başına bir yere gitmek yok." dediğinde rahatsızca yerimde kıpırdandım. "Irmak seni anlıyorum ama sürekli birilerinden başımda bebek bakıcısı olmasını bekleyemem. Bunu bekleyemezsin benden." dediğimde Irmak öfkeli bir şekilde burnundan soludu. "Evet Defne, senden aynen bunu yapmanı bekliyorum." dediğinde ters ters ona baktım.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin