28- Yazlık

69 15 38
                                    

    "Hadi bakalım yol arkadaşım. Atla!" dedi Aslı kapımızın önüne park ettiği kırmızı Mini Cooper arabasından. Haftasonu için aldığım spor çantayı bagaja atıp Aslı'nın yanına oturdum. "Araban güzelmiş." dediğimde Aslı direksiyonu okşadı. "Yıllardır yalvarıyordum babama bunun için ama istediğim şeyleri yaptırmak için meğer hastaneye yatmam gerekiyormuş." dedi gülümseyerek. Sonra da yüzü düştü.

   Kazayı hatırladığını farketmiştim o yüzden bir şey söylemedim ama Aslı derin bir nefes aldıktan sonra, "Aslında kazadan sonra bir daha araba kullanamayacağımı düşünmüştüm. Ama hayat devam ediyor dimi?" dedi hüzünlü bir şekilde. Başımı salladım. "Ben de babamın kazasından sonra böyle hissetmiştim ama zaman sanırım herşeyin ilacı."

    Aslı düşünceli bir şekilde yola baktı. "Bazı şeyleri zaman bile unutturamaz. Adalet sağlanmadıkça." dedi neredeyse duyamayacağım kadar kısık bir sesle. "Anlamadım." dediğimde elini salladı, "Boşver kendi kendime konuşuyorum öyle."

     Arabaya bindiğimizde Aslı yazlıklarının Didim'de olduğunu söylemişti. Yolumuz çok kısa değildi ama Aslı'nın şakaları ve açtığı eğlenceli şarkılar sayesinde nasıl geçtiğini bile anlamadım. Aslı deniz kenarında, önünde kendi kumsalı olan iki katlı bir evin önünde parkedene kadar geldiğimizi farketmemiştim. Aslı'nın söylediğine göre Alp buradaydı ve şimdi kalbim gereğinden fazla hızlı atıyordu.

    Güneş batmaya yakındı ve her yer sıcak turuncu bir ışıkla renklenmişti. Ev denize yakın olduğu için dalgaların sesi kulağıma kadar geliyor ve hafif bir meltem esiyordu. Derin bir nefes aldığımda ağaçların ve denizin huzur veren kokusu burnuma doldu. "Burası harikaymış Aslı." dediğimde kız eve bakıp kederle gülümsedi. "Çok fazla, çok büyük evlere sahibiz ama hiç biri yuva değil."

    Aslı'nın bu bir neşeli, bir hüzünlü halleri garip olsada yaşadıklarından sonra onu anlamaya çalışıyordum. Hatta onun için üzülüyordum. Peşinden yazlık eve adım attığında içerisinin de dışı kadar güzel gözüktüğünü farketmeden edemedim. Mobilyalar beyaz-mavi tonlarındaydı ve ortama çok ferah bir hava katmıştı. Tam karşımızda duvardan duvara sürgü cam kapı vardı ve deniz gözüküyordu. Aslı baktığım yeri farkedince "Sen bi de yukarıdaki odaları gör.Onların manzarası daha iyi." dedikten sonra merdivenlere yöneldi. Ben de etrafı inceleyerek peşinden yukarı çıktım.

   Aslı hemen ilk kapının önüne kendi bavulunu sürükleyip, "Burası benim odam." dedi ve sonra parmağıyla arkamı işaret ederek," Arkandaki kapı da abimin odasının." dediğinde hemen dönüp heyecanla baktım. Kapının kapalı olduğunu görünce büyük bir hüsrana uğradım.  "Abim evde değil, arabası kapının önünde yoktu. Dışarı çıkmıştır, gelir merak etme."

    İç çekerek başımı salladım ve Aslı'nın peşinden ilerledim. Hemen Alp'in odasının yanındaki kapıyı açıp, "Sanırım burası senin için uygun olur." dediğinde merakla yanına gelip odanın içine girdim. Alt katta olduğu gibi burası da beyaz tonlarında bir odaydı. Üzerinde minik pembe çiçeklerin olduğu tül bir perdesi ve açık mavi yatak örtüsüyle gerçekten çok şirindi. Çantamı dolabın önüne koyduktan sonra Aslı'ya döndüm.

     Aslı ona baktığımda kapıya yaslanmış beni izliyordu. Göz göze geldiğimizde gülümsedi. "Abim ortaya çıkana kadar biraz yüzelim mi? Güneş battıktan sonra yüzmek harika olur. Denizin en sıcak ve en durgun olduğu zamandır. Mayonu giy, seni aşağıda bekleyeceğim." dedikten sonra kapıyı kapatıp çıktı.

   Pencereye yaklaşıp perdeyi açtım ve önümde sonsuz gibi uzanan denize baktım. Güneşin batmasıyla pembe-turuncu renk alan bulutların görüntüsü suya yansıyordu ve Aslı'nın dediği gibi denizin yüzeyi çarşaf gibiydi. Daha önce ailemle İtalya'da deniz kenarında bir kasabada bir süre yaşadığımız için yüzmeyi çok seviyordum. Hemen çantama gidip dün apar topar alışverişe gidip aldığım bikiniyi çıkardım. Kırmızı, ip askılı, fazla yeri örtmeyen bir bikiniydi. Çok fazla vaktim olmadığı için ilk bulduğum iç giyim mağazasına girmiştim ve bedenime göre sadece bunu bulmuştum.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin