22- Bekleyiş

98 19 16
                                    

    Gözümü yavaşça açtığımda bembeyaz bir tavana bakıyordum. Sürekli bip sesi çıkaran bir şey vardı ve çok rahatsız ediciydi. Nerede olduğumu hatırlamaya çalışırken kolumda bir acı hissettim. Aşağı baktığımda bir serum bağlandığını gördüm. Neden kolumda serum vardı?

    Ve sonra bütün anılar bir anda kafamda dolaşmaya başladı. Can ile konuşmamımız, Alp'in bana nefretle bakışı, Mine'nin gelip-

    Babam...Kaza geçirmişti ve ben bunu duyunca sanırım bayılmıştım. Onu görmem gerekiyordu. Hızlıca doğrulmaya çalıştığımda yine gözüm karardı. "Defne yavaş ol, kalkmaya çalışma. Acele etme."

    Dejavu mu yaşıyordum? Yine bayılmadan önce en çok duymak istediğim sesi mi duyuyordum? Ama Alp burada olamazdı, benden nefret ediyordu, burada olması için bir sebep yoktu. Bir süre daha sanki o yanımdaymış gibi hayal etmek için gözlerimi kapadım.

    "Defne iyi misin? Doktoru çağırmamı ister misin?"   İşte hala o konuşuyordu. Bunun hayal olmadığını anlayınca gözlerimi aralayıp başımı sağa çevirdim.

    Alp yatağımın yanında oturuyor elimi tutuyordu. Görüntünün verdiği şaşkınlıkla ellerimize bakıp kaldım. "Ama sen benden nefret ediyordun."

     Alp acı acı güldü. "Senden asla nefret edemem Defne. Sadece çok kırılmıştım ve öfkeliydim."

    "Peki ne değişti? Neden burdasın?" Ağzımdan çıktıktan sonra pişman olmuştum. Böyle sorunca burada olmasından rahatsızmışım gibi anlayabilirdi ama tam aksine burada olduğu için çok mutluydum.

     Alp şimdi gözlerimin içine bakıyordu, baş parmağıyla elimin üstüne daireler çizdi. "Can bana her şeyi anlattı. Sen gerçekten iyi bir arkadaşsın. Her ne kadar yaptığını takdir ediyor olsam da bana söyleyebilirdin Defne. Bana neler yaşattığının farkında mısın?" Sıkıntıyla bir nefes verip elini yüzünde gezdirdi. Yorgun görünüyordu. Sonra başını kaldırıp bana gülümsemeye çalıştı. "Neyse bunu şimdi konuşmayalım. Nasıl hissediyorsun?"

    "Daha iyiyim galiba. Emin değilim. Ne oldu bana? Ne zamandır uyuyorum?"

     Alp endişeli bir şekilde baktı. "Yaklaşık 3 saat oldu. Sen öyle düşüp bayılınca hemen seni kucağıma alıp arabaya taşıdım. Can da peşimden geldi. Başta onu istemediğimi söyledim ama bana yolda her şeyi açıklayacağını söyledi. Sonra seni hastaneye yetiştirirken her şeyi anlattı. Seni getirdiğimizde hala baygındın. Doktorlar travmaya bağlı bir panik atak geçirdiğini söylediler. O zamandan beri de uyuyorsun. Herkes burada. Mine, Berrak, Can ve Yağız aşağıda kafede oturuyorlar. Yanında sadece bir kişi kalabiliyor. Aslında onlar da dönüşümlü durmak için ısrar ettiler ama bugünkü öfkemden sonra hiçbiri benimle tartışmaya cesaret edemedi sanırım." Mahçup bir şekilde gülümseyince kalbim hop etti.

    "O zamandan beri hep yanımda mıydın?"
Alp ayağa kalkıp bana doğru uzandı ve alnımdan öptü. "Hep yanındaydım ve yanında olacağım. Sen istediğin sürece."

   Gözlerim dolmaya başlamıştı. "İstiyorum, elimi hiç bırakma. Sen olmadan baş edemem." Sonra asıl önemli olan şeyi sordum. "Alp, babam.. babamı görmem lazım."

    "Baban burada bu hastanede." Benim yine aniden kalkmaya çalıştığımı görünce eliyle beni yatağa bastırdı. "Defne acele etmene gerek yok. Baban şuan ameliyatta. Annen de orada bekliyor. Birazdan doktor gelip kalkabileceğini söylediğinde beraber gideriz. Sürekli irtibat halindeyiz, haberleri alıyoruz. Ameliyat şimdilik iyi gidiyormuş."

    Şimdilik..Kötü de gidebilirdi. Orada olup anneme destek olmam gerekiyordu, babamın onu beklediğimi hissetmesi gerekiyordu. Yalvarırcasına Alp'e baktım. "Lütfen Alp, doktoru çağır. Kendimi iyi hissediyorum. Annemin yanında olmak istiyorum. Lütfen?"

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin