14- Figür

134 31 29
                                    

Yeni hafta çok yoğun başlamıştı. Dersler ağırlaşmış, araştırma ödevleri ve deney özetleri bütün vaktimi alıyordu.

Arkadaşlarımla öğle yemekleri dışında çok görüşemiyordum ama bugün öğleden sonra heykel dersi vardı ve Mine ile beraber olacaktık.

Bu dersi sabırsızlıkla beklememin tek sebebi bu değildi. Dersi veren asıl eğitmen hala İstanbul'da sergi ile ilgilendiği için, Alp girecekti derslere.

Barda geçirdiğimiz akşamdan beri onu hiç görmemiştim. En son ayrılırkenki davranışına da hala anlam veremiyordum.

Sonunda ders saati geldiğinde Mine ile buluşarak heykel atölyesine gittik. Alp daha gelmemişti.

Mine ile bir masaya yerleşerek beklemeye başladık. Mine bir şeyler anlatıyordu ama aklım onda değildi. Göz ucumla sürekli kapıya bakıyordum.

Alp kapıdan girdiğinde sırtımı dikleştirdim. İlk karşılaştığımız gün olduğu gibi, yürürken gözlerini benden ayırmadan masasına doğru ilerledi.

"Selam arkadaşlar. Bildiğiniz üzere bu dersi aslında İlker Demirci veriyor. Fakat kendisi bir sergi için İstanbul'da. O dönene kadar benimle devam edeceksiniz" dedi sınıfa gülümseyerek.

Yan masada iki kızın kıkırdadığını duydum. Midemde ani bir burkulma hissettim.

Alp ders ile ilgili genel bilgileri verdikten sonra bilgisayarını açarak, ekranı duvara yansıttı.

Şimdiye kadar yapılmış en iyi heykellerin olduğu slaytı izlerken, gözlerimin Alp'e kaymasına engel olamıyordum ama o kapıdan girdiği an dışında bana hiç bakmamıştı.

Gözlerimi tekrar slayta çevirdiğimde, ekranda çok iyi bildiğim bir heykel vardı. Apollon ve Daphne heykeli.

Alp slaytı durdurarak bize döndü.

"Aranızda bu heykeli bilen var mı ?"

Sınıftan birkaç kişi el kaldırdı. Ben de onlardan biriydim.

"Çok hüzünlü ve romantik bir hikayesi vardır bu heykelin. Bir erkeğin sevgisinin hangi boyutlara gelebileceğini gösterir."

"Ya da ne kadar takıntılı olup, karşısındakini bencilce tüketebileceğini. "

Kelimeler ağzımdan ben istemeden dökülmüştü. Alp gözlerini bana çevirdi.

"Tarih sadece anlatılandan ibaret midir Defne ? Belki de hikayenin tamamını bilmeden kimseyi yargılamamalıyız."

Alp'in ela gözleri kararmış, sanki siyah bir inci gibi bana bakıyordu.

"Tabi ki bütün hikayeyi bilemeyiz ama kadın onu istemiyor ve onun yüzünden ölüyor. Bunun neresi romantik ? Hüzünlü olan tek şey kadının başına gelenler. Apollonun onun arkasından ne kadar üzüldüğü de belli. Kadından kadına koşmaya devam etmiş."

Alp başta cevap verecek gibi gözükse de, bakışlarını benden ayırıp sınıfa döndü.

"Arkadaşlar bir dahaki derse, bu heykel ile ilgili yorumlarınızın olduğu bir yazı istiyorum sizden. Heykeli yorumlayın, vücut dillerini ve size ne hissettirdiğini. Ayrıca hikayenin tarihe geçmiş versiyonunu internette bulabilirsiniz."

Bakışları tekrar beni bulduğunda söylediği cümlenin, sadece bana olduğunu biliyorum.

"Tarihe geçmeyen kısmını da ne yazık ki yaşamadan bilemeyiz"

Bir bakıma haklıydı aslında. O kadar uzun zaman önce yaşanmış şeylerin günümüze doğru aktarılması çok zordu. Yaşanmış olduğuna dair bile kanıtlar yoktu. Mitoloji tarihin çok farklı bir parçasıydı.

KozaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin