İyi Okumalar!❤️
1 ay sonra...
*
Parıldayan kar tanelerini ve soğuk rüzgarı arkamda bırakıp heyecandan titreyen ellerimle evimin kapısını açtım.
Burada olduğuma inanmak zordu.Sanki bir masalı bitirmiş gibi hissediyordum.Duygulanmama hakim olamadım ve gözlerimden yaşlar boşaldı.
Aylardır San Diego'ya gelmemiştim.Soğuktan morarmış ellerim sonunda paltomun ceplerinden çıkmıştı.Kapıdan girerken kısa zamanda ne kadar çok şeyin değiştiğini düşündüm.Haftalarca kayıplar,acı,cesaret, fedakarlık,aile,aşk ve seçim şansım olmayan şeylerle dolu bir çukura yuvarlanmıştım.
İçten içe öleceğime kesin inandığım günlerim olmuştu.Geceleri karabasanlarla boğuşurken insan dışı yaratıklara karşı sürekli tetikte olmalıydım.
Kaybedeceğim çok şeyim ve feda edeceğim sadece hayatım vardı.
Şimdi geriye dönüp bakınca geçirdiğim haftalar kötü bir hatıradan başka bir şey değildiler.Paltomu sırtımdan kaydırıp astım.Sonra bavul yerine kullandığım sırt çantamı dikkat etmeden koltuğa fırlattım ve bir süre şaşkın şaşkın dolaştıktan sonra merdivenin ikinci basamağına oturup etrafı izlerken düşünmeye devam ettim...
Asla kazanacağımı düşünmemiştim ama tabi ki vazgeçmedim.
Çünkü buna değeceğini hep biliyordum...Stefan'ın hayatımdan çıkmasının üzerinden bir ay geçti.Ve ben ancak bir ayın sonunda eski evimi ziyaret edecek kadar toparlanmıştım.
Aslında anılar ve çektiğim acıları hiç unutmadım.
Ama şimdi ve sonra zaman her şeyin ilacıydı.
Bu yüzden kendime iyileşme izni verdim.Teyzem şimdi hiçbir şey hatırlamıyordu.
Geçmişte değişen bir şey onun Stefan'la tüm bağını koparmıştı.
Bir çok vampir,bir çok insan, avcılar,Haile...
Meğer Stefan ne kadar çok kişinin kaderini etkilemişti.Hepsi benimle birlikte değişmişti...
Teyzem son zamanlarda bahçe işlerine merak sarmıştı.
Çiçeklerden nefret etsem de ona hiçbir şey söylemedim.
Çünkü artık birinin mutsuzluğu beni korkutuyordu.Şimdi bir çok şey yolundaydı.Teyzem hiçbir şey hatırlamasa da ben hatırlıyordum.Yaşadıklarım bana ömür boyu unutamayacağım bir dizi anı bırakmıştı.Ama iyi olacaktım bunu kendime borçluydum.
Bu yüzden Aissa'yı öldürdüğümü bile unutmaya
çalışıyordum...Evet garipti.
Ama bunu yapmıştım.Bir zamanlar en iyi kız arkadaşımı öldürmüştüm.Çünkü bunu yapmam gerekiyordu.
Aissa ortada hiçbir şey yokken bana ihanet eden bir kızdı.
Ya da ben geçmişini öğrenene kadar öyle sanıyordum.
Aissa hamileydi.Hepimizden sır gibi sakladığı gerçek buydu.
Ve sevdiği adamın bir şekilde Stefan'ın elinde tutulduğunu sanıyordu.Ama bu onun bildiğiydi.Bilmediği ise sonradan keşfettiğim başka bir sırdı.Stefan onun yasak evliliğinden doğan çocuğunun babasını hiç yaşatmamıştı ki.O sadece zekice bir tehdit yöntemiydi.Ailesinden ve benden sakladığı tüm gerçekler aslında bir yalana esirdi.Eğer onu öldürmeden önce istediğim cevapları bulsaydım yaşamasına izin verirmiydim bilmiyordum.Muhtemelen bir şey değişmezdi.
Madison ve Andrew onun ihanetiyle derinden sarsılmıştı.Ama olan herşey bizi birbirimize daha çok bağladı.Ronald hala hayatımdaydı.Jake hala yanımdaydı.Teyzem iyiydi.Haile ve diğerleri de öyle.
Ama ben yinede tamamlanmış hissetmiyordum.
İtiraf etmem gerekiyor ki Aissa'nın ve doğmamış çocuğunun ölümü hala bazı geceler beni uykuda rahat bırakmıyordu.
Kendi sonunu kendi getirmişti ama yinede kendimi suçlu hissediyordum.Böyle gecelerde yatağımdan uzaklaşır saat kaç olursa olsun dakikalarca Ronald'la telefonda konuşurdum.Ve Ciera.
Onunla aramızdaki bağ hayal edemeyeceğim kadar kuvvetlenmişti.Zamanla resmen bir abla kardeş gibi olmaya başlamıştık.Belki bunun için biraz daha erkendi ama ben artık benden nefret etmediğinden neredeyse emindim.Her ne kadar avcılar bundan çok hoşlanmasa da aynı okula devam edecektik.
Bıraktığım eğitim hayatım sanırım şehre geri döndüğümde devam edecekti.Çoğu zaman onunla buluşuyordum.Hatta teyzem de onu sevmeye başlamıştı.Bir kaç kez şakalaşacak kadar yakınlaşmıştık ama yinede hala mesafeliydik.Belki bir on yıl sonra şakalar artardı.Yerimden aniden kalkıp annemin kuruyan güllerine doğru yürüdüm.Çiçekler solunca bana her zaman daha doğal ve daha güzel gelirdi.Belki de ölüm en çok çiçeklere yakışıyordu.
Kuruyan gülü ellerime aldım.
Elimde olmadan gözlerimden bir damla güle damladı.Her şeyin yolunda olduğuna bazen hala inanamıyordum.Güle bakarken başka bir şey düşündüm.Güçlerimi artık çok iyi kontrol edebiliyordum.Eskisi gibi donma sorunu olmuyordu artık.Başta zorlansam da güç patladığı günden beri her gün artıyordu sanki.
Tek sorun Stefan'dan miras kalan öfke problemlerimin birine kızınca gücümün önüne geçmesine engel olamamasıydı.Böyle anlarda yapabildiğim tek şey uzaklaşmak oluyordu.
Ama kabul etmem gerekti ki bu gizemli yetenekler çok hoşuma gidiyordu.Gözlerimi kapatıp gücün parmaklarımın altında kapana kısılmış çiçeğe akmasına izin verdim.Sonra gözlerimi açıp canlanan pembe güle gülümsedim.
İşte şimdi bir şey daha tamamlanmıştı.Etrafıma bakarken alış verişe çıkmam gerektiğine karar verdim.Evde bayat,kullanılmayan mobilya kokusu her yere hakimdi.
Teyzem tek başıma buraya dönmeme pek razı değildi.Bu yüzden en fazla iki hafta burada kalıcaktım.Dışarıda ki sesleri duyunca dikkatle camdan dışarı eğilip camı açtım.Bu vesileyle koku da biraz dağılır diye umuyordum.Komşumuz Bayan Adele ve iki oğlundan en küçüğü karın altında dans ediyorlardı.Buruk bir şekilde gülümsedim.Bu gerçekten de her zaman göreceğiniz bir manzara değildi.Söyledikleri tatlı şarkıyı dinlerken gözlerimi yumdum.
Kendimi uzun zamandır hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum.Dakikalar geçti ve şarkı bitti.Artık üşümeye başlamıştım.Beni fark etmemişlerdi ve ben de hemen geri çekildim.O kadar hızlı hareket etmiştim ki neredeyse elimde tuttuğumu unuttuğum gül zarar görecekti.
Bakışlarımı tekrar bu zarif güzelliğe çevirdim.Belki bu gülün de kendi hikayesi olacaktı.
Ama sizin okuduğunuz bu hikaye, şimdi sona erdi...***
Mâi Alev'in kaleminden...❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜KAN KIRMIZI⚜
VampiriBBOS Kitap Yarışması #2 TEKRAR YAYINLANDI! "Ailesinin ölümünden sonra velayeti teyzesine kalan Maggie, yaşadığı yeri bırakıp çocukluğunun geçtiği Long Island'a teyzesinin yanına taşınır. Maggie yepyeni bir başlangıç arzulasa da evdeki bir sırrı çok...