Tüm bu sinir,stres ve yorgunluğun arasında bu uyku bana çok iyi gelmişti. Uzun zamandır böyle uyuyamıyordum. Uyanıp,kendime gelmek için bir kaç dakika yatağımda doğrulup,dün olanları bir daha düşünmeye başladım. Bunun beni yeniden sinirlendirmeye başladığını anlayıncaysa,yataktan çıkıp pencereye yaklaştım. Dışarıda çok güzel bir hava vardı. Temiz havanı ciğerlerime çekmek hep beni rahatlatan şeylerden biri olmuştu. Sessizlik,temiz hava ve huzur...
Bundan sonra burada kalacaktım. Evim burasıydı artık. Buraya alışmam ve etrafı keşf etmem gerekiyordu. Dünü dünde bırakıp,yeni güne daha zinde başlamak için ılık bir duş bana çok iyi gelecekti. Banyoya gidip,güzel bir ılık duş aldıktan sonra dünün kiri,tozu suyla bir olup,gitmişti artık. Saçlarımı ve bedenimi kuruladıktan sonra üzerime siyah kot ve beyaz salaş gömleğimi giyindim. Tamam, kraliçe ola bilirim ama,her gün o kabarık elbiseleri giyecek değildim tabii ki. İyirmi birinci yüzyıldayız sonuçta...Saç ve makyajımı da hall ettikten sonra hazırdım!
Telefonumu alıp,odanı terk ettikten sonra Morgana ile karşılaştım dışarıda. Odam onunki ile yan-yanaydı.
"Merhaba Triss,nasılsın? Kendini bu gün nasıl hiss ediyorsun?"
"Teşekkür ederim,bu gün çok daha iyiyim.Sen nasılsın? Buraya alışa bildin mi?"
"Buna sevindim.Ben de iyiyim teşekkürler.Ha,evet alıştım sayılır."
"Aynen,bu gün etrafı keşf etmek istiyorum."
"Belki birlikte gezeriz..."
"Olur" diye karşılık verdim gülümseyerek.
Aşağı indiğimizde kocaman bir kahvaltı masası donatılmıştı bile. Sofrada kuş sütü bile var gibi gözüküyordu. Antoan ve Drake sofraya geçmiş bizi bekliyorlardı. Drake bizi görünce yüzündeki ciddi ifadeni değiştirip,gülümseyerek baktı ikimize. Daha sonra bana dönerek konuşmaya başladı.
"Merhaba,bu gün nasılsınız?"
"Çok iyiyim,teşekkür ederim.Antoan ve sizden bir ricam var,bunu Morgana ile de konuştuk. Bu sizli-bizli konuşmayı bir kenara bıraksak,olur mu? Kendimi garip hissediyorum böyle. Sadece Triss deyin ,lütfen!"
"Nasıl istersen." diye yanıtladı Drake gülümseyerek.
"Teşekkür ederim. Başlayalım isterseniz. Ben çok acıktım." dedim sırıtarak.
Aynı zamanda hem yemek yeyip,hem de iş konuşuyorduk. Dün taç giyme merasiminde olanlar konusu açılınca, "Gerçekten çok muhteşemdiniz...Özür dilerim,muhteşemdin!" dedi Antoan.
"Teşekkür ederim,bunları başınıza ben sardım."
"Dün de söylediğim gibi senin bir suçun yok! O er ya da geç bunu yapacaktı zaten!" dedi Drake oldukça ciddi bir şekilde.
Ardından yüz ifadesini yumşaltıp, "Asıl dün yaptığın...Beni kurtardığın için teşekkür ederim. Bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum..." diye teşekkürünü bildirdi.
"Sahi,dün yaptığın şey neydi öyle? Mavi alev gibi duruyordu."
"O,mavi cadı ateşiydi..." diye yanıtladı Morgana konuşmama izin vermeden.
"O da ne?!" dedim şaşkınlıkla...
"Her cadı soyunun sanki nişane gibi yalnız onlara has bir gücü olur. Blackmoon cadı soyunun sadece 2 üyesi var. Sen ve babaannen. Sizin gücünüz de bu. Mavi cadı ateşi...Babaannen öldüğüne göre,mavi cadı ateşi yalnız sende var ve bu güç de bu yüzden özel sayılıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat ~ Melez serisi- I ~
Fantasy✨🌿Hikayeden kısa bir alıntı🌿✨ O güne kadar tek istediğim elimde olanlara şükr edip,hayallerim uğrunda savaşıp,başarılı olmaktı... Ama o günden sonra hayatımın tepe taklak olup,180 derece değişeceğini nereden bile bilirdim ki?! Hayatıma bomba gibi...